Hangi pencereden bakılırsa bakılsın

Türkiye hem ekonomik,hem siyasi olarak büyük bir çıkmaz içerisinde.
Ve bu çıkmazdan çıkmak için iktidar partisinin elinde bir model de yok.
İşi düzeltmek,siyasi gidişatı kendi lehine çevirmek için attığı her adım bir sonuç vermedi.
Bundan sonra atacağı adımların bir sonuç vermiyeceğinide bizzat kendileri çok iyi biliyor.
Onun için
İktidarın çözüm modeli görünüşe göre.
"Su akar yatağını bulur" yöntemi.
Nasıl olsa gerek tabanda,gerek siyasi partilerde herhangi bir tepkide yok o zaman bırakalım her şey kendi mezrasında gelişsin.
İktidar gelişmeler karşısında böyle bir umursamazlık içindeyken acaba muhalefet partileri ne yapıyor.
Öyle ya yarın bir gün demokrasi gereği!olacak bir seçimde iktidar seçimi kaybederse onun yerine muhalefet partileri iktidara gelecek.
İyi güzelde,onlarda bir umut ışığı varmı?
Üst düzeyde yapılan açıklamalara bakıldığı zaman..
Evet var.
Moraller çok yüksek.
İktidar altın tepside önlerine geliyor!
Hemde fazlasıyla.
Öyleki...
Açıklamaları ile âdeta cenneti vaat ediyorlar.
Yani gerçekten insan tv ekranlarında yapılan açıklamaları dinlediği zaman umutlanmıyor derse doğru olmaz.
Her şey iyi güzel.
İyi güzelde,bu kadar umut verici açıklamayı dinledikten sonra sokağa bakıyorsun,kamuoyu araştırma şirketlerinin araştırma sonuçlarına bakıyorsun muhalefet partileri,özelliklede Ana muhalefet partisi CHP de bu doğru politikalar kendi üyesini bir yana bırak genel olarak halk arasında bir türlü oy desteğine dönüşmüyor.
Toplumun genel eğilimi siyasi partilere mesafeli.
Yani istenilen enerjiyi yaratacak güven yok.
Neden?
Halbuki partinin üst karar organlarında yapılan açıklamalar gerçekten tabanda,halk arasında ekonomi ve siyasette uygulanabilirliği halk lehine olan makul ve mantıklı doğru politikalar.
Peki bu kadar doğru,mantıklı ve özellikle yoksul ve dar gelirli insanların hayatına olumlu yönde dokunan politikalar neden bir türlü oya dönüşmüyor.
Yada bunu şöyle soralım.
Halk neden,inanmıyor.
Ya da neden güvenmiyor.
Alınan bu kadar doğru karar sadece kararları alanlar arasında kalmaktan öteye gitmiyor?
Halbuki iktidar halkta karşılığı olan muhalefetin bir çok politikasını son dakikada alıp uygulamaya koyarak bunu kendi lehine oya dönüştürebiliyor.
Emeklilere bayram ikramiyeleri.
Günümüzde işçilerin kıdem tazminatı politikasındaki kararları gibi...
Aslında bunun nedenini kendileride çok iyi biliyorlar.
Sadece cesaret edip bu konuda adım atamıyorlar.
Çünkü bu tarz politik kararları halkın her düzeyinde, halkın anlıyabileceği bir dille, halka anlatmak,politik ve sosyal bilgi,birikim ve kültür gerektirir.
Bu da partilerin yerel örgütlerinin kadrolarında yok.
Yerel kadrolar bu konularda yetersiz olunca parti politikaları üretildikleri yerlerde,üreten insanların(üst düzey yönetici)ürettikleri kendilerine ait bir fikir olmaktan öteye gitmiyor.
Öyleki bu konuda son derece pahalı kağıtlara basılıp il ve ilçe örgütlerine gönderilen bu kitap,bildiri ve broşürler okunmadan çöplere atılarak bir anlamda yok ediliyorlar.
Okumak isteyen birkaç kişi varsa onlara gösterilmiyor bile.
Çünkü okuma ihtiyacı hisseden partili kadrolar bir şekilde partilerin dışına itiliyor.
Bu da partilerin politika üretim merkezi ile parti tabanı arasındaki bağın oluşmasını engelliyor.
Başka bir deyişle kan damarları tıkanıyor.
Bazı istisnai durumlarda bu politikaları ve ya broşürleri okuyanlar bile kendi alanlarında donanımlı olmadıkları için üretilen o doğru politikaları bu sefer halka yanlış bir şekilde aktararak bazen kendilerine oy verme eğiliminde olan insanları bile partilerden uzaklaştırıyorlar

Bazıları bu tür kadro zaaflarının her partide olduğunu söyleyerek bir anlamda yarattıkları tembellik ve beceriksizliklerini haklı göstermeye çalışarak bunda sıyrılmaya çalışabilir.
Bu çoğunlukla oluyorda.
Bu bakış açısı ve yorum.Muhafazakar sağ siyasi parti kadroları için doğru olabilir.
Bu partilerin kadrolarının buna pek ihtiyacı da olmayabilir.
Ama her zaman toplumun önüne yeni ve güzel bir sosyal yaşam ideali ile çıkan sol ve sosyal demokrat partilerin böyle bir şansları yoktur.Olmazda.
Bu partilerin başarılı olmasının olmazsa olmaz ilk koşulu kadrolarının bilgi birikim ve kültür olarak her zaman ileri düzeyde olmalarıdır.
Yoksa kendi alanlarında zerre kadar fikir ve düşünce sahibi olmayan kişileri getirip partilerin önemli noktalarına yerleştirip ondan sonra onlarda başarı beklemek hem partilere hem topluma zarar vermiş olursunuz.
Bu da;ne kadar doğru politikalar üretirseniz üretin güvene dönüşmez.
Güven vermeyen bir politika da oya dönüşmez.
Haspel kader iktidarın aşırı beceriksizlikleri üzerinde altın tepside kendiliğinden gelecek olan bir iktidar da uzun ömürlü olmaz.

Doğru politikaları tabana yaymadan,sadece il başkalarının ve ya sadece milletvekilinin bireysel çabaları üzerinde yürütmeye çalışılırsa o politikalar toplumun değil il başkanı ve,ve ya milletvekilinin çıkarları iması algısı yaratır ki böyle bir algıdanda toplumsal bir başarı,toplumsal bir siyaset beklenmez.
Tıpkı şu ana kadar yapılan uygulamalardan elde edilen sonuçlarda olduğu gibi.
Tıkanma il ve ilçe örgütlerindeki atanma usulu ile gelen veya getirilen liyakatsız kadro örgütlenmesinde.
Bedel de halkta tabi....