c. İstanbul'da küçük adamların, iç göçmenlerin, kenar mahalle sakinlerinin ezik fakat onurlu hayatları: Suçlu, Sokaklardan Bir Kız, Evlerden Biri gibi romanlarla başlayıp 1970’e kadar yazıp yayımladığı eserleri (Bir Filiz Vardı dahil), evinden kopup büyük şehrin girdapları arasında savrulan Cevdet gibi genç erkeklerin, cinsel pazara direnen genç kızların ya da Bereketli Topraklar Üzerinde’nin İflahsızın Yusuf’u gibi, bu çarkların dişlileri arasında savrulup köyüne ulaşamadan hayatını kaybeden tecrübesiz köylülerin metropoldeki dramını yakalamıştır. Bu eserleriyle Türk edebiyatına unutulmaz tipler kazandırmıştır.

ç. Mizahi Romanlar: Murtaza, Müfettişler Müfettişi, Üç Kağıtçı, Tersine Dünya gibi romanlarda sosyal çarpıklıkları, tipler üzerinden ele almıştır.

Mahir Ünlü-Ömer Özcan, Orhan Kemal'in işlediği konu ve temaları biraz daha gnişleterek veya detaylandırarak beş başlıkta topluyor:

1. Özyaşamöyküsel (otobiyografik) nitelikte olanlar;

2. Yoksulluklar, toplumsal ve cinsel sorunlar, özlemler, günlük yaşantı ve mutluluklar;

3. Büyük kentlere göç, işçi yaşamı, işçi-işveren çelişkileri;

4. Üst düzeyde yaşama özentisi, aylak yaşam...

5. Toplumsal düzensizliklerden doğan sömürü, saflığın sömürüsü 6

Orhan Kemal üzerinde doktora çalışması yapan Mehmet Narlı, Orhan Kemal’in bütün eserlerini değerlendiren çok geniş ve başarılı bir esere imza atmıştır.7 Şimdilik Orhan Kemal üzerinde çalışacak kişilerin asla ihmal etmemesi gereken yazarın eserlerini ve hakkındaki kaynakları da kapsayan akademik bir biyografidir. 2016’da oğlu Işık Öğütçü’nün kaleme aldığı, Everest Yayınlarından çıkan Orhan Kemal 100 Yaşında, Sessizlerin Sesi (Everest Yay., İstanbul 2014) adlı çalışma, özgün fotoğraflarla bezeli ve her yazara nasip olmayan bir prestij eseridir.

YAŞAR KEMAL (1923-2015)

Asıl adı ve soyadı Kemal Sadık Göğceli olan Yaşar Kemal, 1923 Ekiminde yani Cumhuriyetimizin ilan edildiği günlerde şimdi Osmaniye'ye bağlı Göğceli (Gökçedam) köyünde dünyaya gelir. Kozan mebusu Ârif Saim Bey, adını Mustafa Kemal olarak koyar. Ailesi, Van'dan Çukurova'ya 1915 Sarıkamış bozgunu sonrasında göçmüştür, Babası Sadık Ağa, anası Nigâr Hanımdır.

Sadık Ağa, oğulluğu Yusuf tarafından tam olarak bilinmeyen karmaşık sebeplerden dolayı hançerlenerek öldürülünce Yaşar Kemal küçük yaşta yetim kalmıştır, Bu olaydan çok etkilenip korkan Yaşar Kemal, on iki yaşına kadar kekemelik çekmiş, bunu halk türküleri söyleyerek atlatmıştır. Sadık Ağa'nın öldürülmesinden bir yıl önce oğlu Kemal için kurbanlar kesilmektedir. Sadık Ağa, epeyce geç ve biraz zor, bir çocuk sahibi olduğundan dolayı biricik oğlunu çok sevmekte ve onun için her vesileyle kurbanlar kestirmektedir. Bu esnada kurban kesimini seyreden Kemal'in sağ gözüne, kurbanı kesen halasının kocası yani eniştesi Hacı Ağa'nın elinden fırlayan bıçak saplanır. Sonraki günlerde sanatçının bu gözü görmez olur.

Sekiz yaşına kadar dokunulmazlığı olan ve gönlünce çocukluğunu yaşayan, yaramazlıklar yapan Yaşar Kemal, yavaş yavaş köyün en fakir ailelerinden biri haline geldiklerini anlamaya başlar, Bu yaşlarda. köye gelen bir çerçiden yazının neye yaradığnı öğrenir. "Âşık Kemal” mahlasıyla söylediği şiirleri çevrede duyulur. Toroslardan köye gelen iki gözden âmâ Âşık Ali'nin Kemal'le sabaha kadar atıştığı ve Ali'nin ona "Sen bu yaşta bu kadarsan sonunda Karacaoğlan gibi olacaksın” dediği bilinmektedir. Önceleri oğlunun bu uğraşından pek hoşlanmayan annenin zamanla anlayış gösterdiği görülmektedir.