Dostlar, günümüzde iyice değer yitiren değerlerimizden biri de dostluk arkadaşlık ilişkileri. Kiminle sohbete başlasak arkadaşlık menfaat ilişkilerinden konuşarak dertleşiyoruz. Artık eskisi gibi uzun süren dostluk ilişkileri neredeyse kalmadı. Hırs, kıskançlık, çıkar, istemezlik, küçük görme gibi olumsuz duygular bir virüs gibi dostluğun içini yok ediyor. Empati duygusundan yoksunluk, bakış acısının darlığı dostluk ilişkilerinin uzun sürmesini engelliyor. Unutmayalım ki sevginin, saygının öne çıkmadığı, menfaat üzerine kurulan her şey kısa sürede yıkılmaya mahkûmdur.
“Dostlarınız saklı sermayeniz olsun her zaman harcamayın.” Hz.Ali as.
Tam da bunlarla düşünsel girdabın içindeyken ‘’Zalim Kral ve İki Mahkûm Hikâyesi’’ aklıma geldi.
Zalimliğiyle ünlü bir kral idam cezası verdiği iki mahkûmdan birinin canını kendisini çok eğlendirecek bir yolla bağışlamak ister sonra iki darağacını kurdurtur. Mahkûmların ikisinin de omuzlarına basacakları ve güvenebilecekleri birer kişi çağırmalarını ister.
Bir taraftan da ülke, bilge kişisini kendince sınamak ister. Bu yüzden her şey hazır olduğunda yaşlı bilgeyi yanı başına oturtmuştur,
Mahkûmlar seçme ve istekleriyle çağırdıkları kişilerin omuzlarına basar ve boyunlarına ipler geçirilir, Mahkûmlardan biri çok güçlü kuvvetli birini çağırmış diğeri ise kendisinden daha cılız olan bir arkadaşını çağırmış ve O’nun omuzlarına basmaktadır, Kral tam o anda yaşlı bilgeye sorar?
” Haydi şimdi göster hünerini, sence önce kim yıkılacak, güçlü olan mı yoksa şu cılız olan mı?”
Yaşlı bilge kendinden emin bir şekilde cevap verir” Güçlü olan çok sürmez yıkılır efendim, cılız olan ise ölse yıkılmaz, Cılız olanın omuzlarına basan mahkum canını kurtaracaktır.” Diye cevaplar.
İki saatlik çok çekişmeli ölüm kalım savaşında güçlü adam yıkılıverir ve sonunda o’nun omzundaki mahkum da dar ağacında can verir.
Kral şaşkın bir halde yaşlı bilgeye sorar,
” Nasıl oldu da şu cılız adamın galip geleceğini bildin?” sen gerçekten bilgesin dedi.
Yaşlı bilge yerinden kalkarak sevinç içinde arkadaşlarına ve sarılan ve canını kurtaran mahkuma bakar ve krala şöyle der,
“Bunu bilmenin bilgelikle alakası yok, İki mahkum dar ağacına çıkarılmadan önce onları dikkatle izledim, Kendi istekleriyle yanlarına çağırdıkları adamlar yanlarına geldiler, Biri çağırdığı güçlü adama bir kese altın verdi, Belli ki canını kurtarabilmek için O’nu parasıyla tutmuştu. Bu yüzden o adamın güçlü vücudunun bu işe kafi geleceğini umuyordu, Diğeri ise, Arkadaşına uzun, uzun sarıldı ve birlikte göz yaşı döktüler, sonra o cılız adam arkadaşına yeminler eti,” Ölsem de yıkılmam” dedi, gerçek birer arkadaş olduklarını anladım, o anda ben sadece menfaat üzerine kurulan şeylerin çok uzun sürmeyeceğini bildim efendim.
‘’Dost ise ver ömrünü gitsin, dost değilse yol ver girsin”(Mevlana ra)
“Biri gelir seni sen eder biri gelir seni senden eder.”(Şems-i Tebrizi ra).
Gerçek dostlara sıkı sıkıya sarılın ve onları kaybetmemeye çalışın. Çünkü onlar saman yoludur. En kötü günlerinizde ortaya çıkarlar. Sıcak bir omuz, temiz bir kalp ile sizlere yol gösterirler. Hep yanınızda olurlar.
Selam olsun dostluktan ödün vermeyen o yüreklere….
Saygılarımla…