Akşam olmuş, her yer kararınca insanı birden bire düşünce alır, gider. İnsanlar daha kolay bir yaşamı arzularken, sürekli yaşayabilmek için problemler üretir, sonra da bunları çözmek için uğraşıp durur. Engeller gerçekten yaşam koşullarımızı daha da iyileştirecek bir fırsat mıdır? Bu engelleri bir fırsat olarak görüyorsak, o zaman engellerden korkmamıza gerek yoktur.

Engelleri bir yük olarak görüyor ve sürekli serzenişlerde bulunuyorsak, hiçbir zaman yol alamayız. Başarıya ulaşmak ya da istediğimiz şeyi kazanabilmek için engelleri aşmamız gerekir. Oturduğu yerden ağızlarını oynatarak, sürekli söz sarf edenler aslında hiçbir şey yapamayan kimselerdir. Kendi değerlerinizi sürekli konuşarak herkesin kabul ettiği değere dönüştüremezsiniz. Sahip olduğunuz değerlerin toplumsal kabul görmesini istiyorsanız, bu değerlere ulaşmak engelleri aşmak zorundasınız. Zorluklara dayanım göstermeden rahata erişemezsiniz. Sürekli sonunu düşünen kişi başarılı olamaz. Asalarınızın bir ejderhaya dönüşmesini beklemeden, elinizdeki asaları atabilmelisiniz.

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş. Kendisi de pencereye oturmuş. Bakalım neler olacak? Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler. Sabahtan öğleye kadar hepsi kayanın etrafında dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyor, diye. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki kefeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Kesenin ağzını açtı ki içi altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde “Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir.” diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders çıkarmıştı.

Çevremizde tıpkı hikâyede anlatıldığı gibi her işi başkalarından bekleyen ne kadar çok insan var. Yol açılırsa o yolda yürüyecek, fakat açık değilse etrafından dolanacak ama hiçbir şekilde engeller ile yüzleşmeyecek, emek çekmeyecekler. Bu anlayış sürekli eleştiren sorumluluk almayan kişilerin sayısını oldukça çoğalttı. Böylelikle eleştirmek ama her şeye bir bahane üreterek sürekli kendini haklı göstermek, hep mağduru oynamak adet haline geldi.

Yolumuz üzerindeki engellerin etrafından dolaşmak yerine, el birliğiyle art niyetsiz çözümler üretmek, yolu açık tutmaktır aslolan. Engelleri aşarak hem tecrübeler kazanır, hem de dayanışma, birlikte çözüm üretme gibi alışkanlıklarımızı geliştirir, daha da mutlu oluruz. Birlikte başarabilmeyi dava yoldaşlığını, bu yoldaşlığın, paydaşlığın sorumluluklarını yerine getirmeliyiz

Krizleri fırsata çevirmeliyiz. Kazanım dostluk olmalı, birliktelik olmalı, dayanışma olmalı, paylaşmak olmalı. Daha ne kadar bölünmemiz ve birbirimizin küçülmesinden, acılarından zevk alacağız ki….

Saygılarımla….