Okumuş,okumamış herkes kendisine şu soru sorulduğu zaman verecekleri cevap hemen hemen aynı olur.
Düşman denince aklına ne gelir.
Cevap.
Malıma mülküme zorla el koymak isteyen kişi, veya kişiler.
Siz bunu devletler olarakta genelleştirebilirsiniz.
Peki bir düşman bunu nasıl yapar, veya yapabilir.
Çok basit.
Seni vurup,öldürüp yok ederek veya senden güçlü olduğunu kabul getirip teslim olmanı sağlıyarak.
Peki bunları yaparken amacı ne olabilir.
Öyle ya,hiçkimse ve ya toplum (Devlet) keyfi ve düzeni yerindeyken kendisinden çok zayıf olsada durup dururken kimseye keyfi olarak saldırmaz.(Hele günümüzde)
Kimseyi kendisine düşman etmez.
Hele saldırılacak olan kişi ve ya devletler senden çok daha zayıf ve muhtaç durumlarda iseler bunu hiç yapmazlar.Çünkü bunun çok daha kolay ve basit yolları var.Ve bu büyük güçler bunu zaten uyguluyorlar.
Sonuçta topraklarını,malını mülkünü alacak olan düşman onları aldığı zaman, alıp işletecek,ne var, ne yoksa burda elde edecekleri para ve karları kendi insanına yedirerek onun zengin ve varlıklı olmasını sağlıyarak hayatını güzelleştirip ömrünü uzatmaya çalışacaktır.
Yani başka bir ifadeyle ele geçirdiği toprakları ve o topraklar üzerinde yaşıyan insanları kendisine bağımlı hale getirip neyi var neyi yoksa sömürüp alarak elde ettiği gücüne biraz daha güç katarak gerek birey,gerek toplum ve dolayısı ile devlet olarak varlığını daha rahat bir şekilde devam ettirecektir.
Yoksa hiç kimse, hele birde zengin olan biri bir yeri tatil yapmak amacıyla savaşıp elde etmeye çalışmaz.
Çünkü küçüklü,büyüklü her savaşın kendine göre maddi ve manevi bir bedeli vardır.
Nitekim Türkiyenin bazen,doğrudan,bazen dolaylı olarak içinde bulunduğu bu savaş ortamının sadece mültecilere harcadığı ekonomik bedel bizat yetkililerin ifadesi ile bu güne kadar 40 milyar dolardır.Bu paralar çoğunlukla sabit ve dar gelirli insanlardan kesilen vergilerden toplanıyor.
Diğer askeri maliyetler hariç.
Ve yine hiç kimse ve ya hiç bir devlet çok zorunlu olmadıkça hiç bir savaşı göze almaz,almazlar.
İnsanlık tarihinde bu amaçla yapılmış bir savaş örneği yoktur.
Şimdi kimilerine göre bütün dünya devletleri,özellikle zengin olanlar,yani başka bir deyişle Emperyalist,kapitalist ülke ve devletler bizi istemiyorlar,bize düşmanlık yapıyorlar.
Bizim topraklar çok değerli dolayısı ile bizi kıskanıyorlar.Bunların bizim topraklarda gözü var.
Bunun için etrafımız tamamen kuşatılmış durumda.
Peki varsayalım ki bu bakış açısı doğru.Gerçekten bu emperyalist ülke ve devletlerin bizim topraklarda gözü var.
Ve bizi kıskanıyorlar.
Ne yapsalar bizi ele geçiremiyorler.Onun için kimi zaman dolaylı olarak terör örgütleri aracılığı ile, kimi zaman doğrudan bize savaş açmaya çalışarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar.
Ve yine varsayalım ki bu konuda da amaçlarına ulaştılar.
Peki;O zaman bizi sömürmek için acaba bize ne satacaklar ki daha zengin olsunlar.
Elimizdeki en değerli dediğimiz topraklar onların makina ve kimyasalları ile işleniyor.Çiftçi tarlada adeta maraba olmuş.Traktörün her kontak açılışında,tarlaya atılan her gübre tanesinde ceplerine para atıyoruz.
Sanayide, şartelin her kalkması,makinaların her sesi dolar,yuro sent olarak ceplerine akıyor.
Kara yolu,hava yolu demeden her konağın açılışı,yuro,dolar,sent olmuş.
Her alo deyişimiz.
Her nefes alışımız.
Her şu içişimiz.
Her moda deyişimiz.Yuro,dolar olmuş.
Fabrikalar,Tarlalar,Siyasi iktidar hep yuro dolarla dönüyor.
En dindarından,en milliyetçisine,en sağcısından, en solcusuna.En zengininden,en fakirine.En gencinden,en yaşlısına kadar.Kadın, erkek.Genç,yaşlı demeden herkesin cebine kredi kartlarını koymuş herkes toplum olarak Kürt,Türk,Alevi,Sünni demeden kendisine çalışıyor.
Toplumun her adım atışı,bireyin her hareketi yuro,dolar olarak adamın cebine akıyor.
Ve herkes hâlinden memnun.
Ve her seçim döneminde sandığa gidip bu politikaları oyları ile de onaylıyor.
Bunu kime sorsan doğrumu bu diye.
Eee doğru.Vallahi aynen öyle diyor.
Peki her konuda amacına fazlası ulaşmış olan bu düşman daha ne diye seni kuşatmaya çalışsın.
Haa tüm bunları yaparkende öyle zorla,savaş mavaşla falanda yapmamış bizim!!gönül rızamız ile yapmış.
Acaba diyorum.
Genelde toplum olarak.
Bu düşman ve kuşatma tanımını bir daha gözden geçirmek gerekmezmi.
İşin kolayına kaçmadan...