Deprem gerçekten çok önemli bir konu. Bu coğrafyada binlerce değil, on binlerce değil, yüzbinlerce yıldır çok önemli. Bu coğrafyada yaşayan bütün halklar, topluluklar, devletlerin hepsi depremle karşı karşıya kalmış ve bedeller ödemiş. Daha sonra yerleşim yerlerini ona göre yeniden planlamışlar. Osmanlı, Selçuklu, Roma zamanında da yüzbinlerce insanın öldüğü depremler var. Sonuçta Anadolu bir deprem coğrafyası, fay hatları yeni oluşmuş değil, geçmişleri çok derin. Bu coğrafyada tarihteki bütün halklar depremi yaşamışlar, Bazı kültürler deprem nedeniyle yok olmuş. Akıllı olanları gerekli önlemleri almışlar. Şehirlerini daha dağlara yakın bölgelere taşımışlar, bir daha ağır bedeller ödemek istememişler.

Sonuçta bu coğrafya, bu güzel ülke bir deprem ülkesi. Bununla birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız. Deprem bize uymayacak, biz ona uyum sağlayacağız.

Deprem olacağını bildikten sonra bunun zamanının bir önemi olabilir mi? Yarın da olabilir 10 sene sonra da olabilir. Sizin her an hazır olmanız, yapı stoklarınızı ona göre inşa etmiş olmanız gerekir. Bunu yapmazsanız bedelini ödersiniz. Daha önce yapılan yanlışların tabloyu bu kadar ağırlaştırdığı çok açık.

En canlı örneği ise; gözler önünde olan, Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Yeşilyurt ilçesine bağlı Bostanbaşı, Fahri Kayahan! mahallelerinde ağır hasar meydana geldi. Çoğunlukla yeni binaların ve sitelerin olduğu bölgelerde hasarın büyük olması tepkiye neden olmasıdır.

Maalesef bizim sorunumuz bu, bile bile yaşıyoruz tüm bunları. Bilmediğimiz bir şey değil. 2 yıl önce devletin hazırladığı resmi raporlarda yazıyor, Hatay’da 30 bin can kaybı bekleniyor diye. Biliyorduk ama ne yaptık? Oysa depremin afete dönüşmesini engelleyebiliriz. Deprem kendi kendine bir afet değil. Deprem sadece deprem. Bunu afete dönüştüren şey, bizim deprem bölgesinde yaptığımız binalar, yapı stoklarımız!

Türkiye’nin kaderi bu mu? Depreme dayanıksız yapıların içinde geleceğini, hayatını, umutlarını kaybeden insanımızın kaderi mi bu? Bu kaderi değiştirmek elimizde.

“Gerçekten çok büyük bir acı yaşandı. Türkiye’de, hepimiz yüreğimizde hissettik. Eskisi gibi değiliz artık, diller sustu yürekler duruldu, bedenler yoruldu hiçbir şeye hevesimiz kalmadı..

Doğal bir afeti felaket haline getirenler biz yine insanlarız… Depremin yaralarının dayanışma ile sarılacağına inanıyoruz. Ama deprem gerçeğini asla unutmamalıyız, her konuda hazırlıklı olmalıyız…

Rabbim bir daha böyle acılar, felaketler ve kötü günler yaşatmasın, herkese sabır ve selamet versin