Umut etmek nedir? Çoğu kişinin sandığı gibi, dileklere ve isteklere sahip olmak mıdır? Eğer, öyle olsaydı, daha çok şey ve daha iyi otomobil isteyen, daha iyi ev, daha çok araç- gereç isteyenler, umutlu insanlar olacaklardı. Ama değiller; bunlar umutlu insanlar değil, daha çok tüketimde bulunmaya düşkün kişilerdir.

Umudun nesnesi bir şey değil de, daha dolu bir yaşam sürmek, daha büyük bir canlılık içinde bulunmak, o sonsuz sıkkınlıktan kurtulmak olduğunda, ya da din bilimsel açıdan bakarsak günahlardan arınma gibi vs. gerçek anlamda umut etmiş oluyoruz?

Evet, aslında bu türden beklentiler, umut etme anlamını taşıyabilir, ama beklentilerde edilginlik varsa umut, el etek çekmenin, teslimiyetçiliğin bir bahanesi oluyor, Şayet; Yalnızca bir ideoloji haline gelinceye dek “beklemek” şeklinde kendini gösteriyorsa, umut etmekten söz edilemez.Ne demiş ünlü yazar; “Umudumuz, acımızdan daha büyük olmalı.”

Umut her zaman insana iyi gelmez. Bazı insanlar bir umudun içine hapseder kendini ve asla o umudun dışına çıkmak istemezler. Gerçek yaşam ile bağlarını koparırlar. Ve idam sehpasında hapşıran mahkûma “çok yaşa” demek gibidir, bazı umutlarımız!

Umut kendi içinde çelişkilidir(paradoksaldır). Ne edilgin bekleyiştir, ne de gerçekleşmesi olanaksız koşulların gerçekçi olmayan bir şekilde zorlanmasıdır. Yani atlama anı geldiğinde sıçrayacak olan çömelik bir kaplana benzer “umut.” Öyle günler gelir ki umutla beklersin, öyle de gün gelir ki gülüp geçersin…

Çünkü Şerrin içinden bile bir hayır aramak umudun en temel özelliğidir. İnsan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutların arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor…

Doğumdan ölüme kadar geçen süre boyunca, okula gittiğimizde başarılı olmayı, çalışırken para kazanmayı, seyahat etmeyi, dost edinmeyi gibi birçok şeyi umut ederiz. Hatta bazı zamanlarda bu umut, o kadar büyür ki yerini tam tersi duygu olan korku alır. Umut ettiğimiz şeyin gerçekleşmeme ihtimali bizi korkutarak endişeye sürükler. Umut cesaretin yarısıdır.

Kısacası; Hayat istediklerine göre değil, inandıklarına göre şekillenir. Bir hayale ne kadar inanırsan, onu yaşama ihtimalinde de o kadar artar. Ve umut belki de gelecek sayfadadır. Kapatma kitabı…

Unutulmamalıdır ki; Her gün güneş yeniden doğar, her doğan güneşle yeni umutlar doğar. Yeter ki bizler perdeleri açmayı unutmayalım…