6 Şubat 2023 depremi, ülkemizin yüreğine derin izler bırakan bir felaketti. Özellikle Malatya gibi kışın şiddetini fazlasıyla hissettiren bir şehirde yaşanan bu deprem, soğukla birleşince adeta bir kabusa dönüşmüştü. Enkaz altında kalan binlerce insan, hem soğukla hem de yıkımın verdiği psikolojik etkiyle mücadele ederken, kurtulanlar da kar fırtınasının ortasında yaşam mücadelesi veriyordu.
O günün acısı, kış mevsiminin gelmesiyle birlikte yeniden canlanıyor. Haberlerde kar yağışı ve fırtına uyarıları duyduğumuzda, içimizde derin bir tedirginlik oluşuyor. Bilim insanları iklim olaylarının yer altı hareketlerini etkilemediğini söylese de, kar, soğuk ve fırtına gibi olumsuz hava koşulları, zihinlerimizi o korkunç günlere taşıyor. Tabi bu herkes için böyledir diyemem ama çoğunluğun bana katıldığını düşünüyorum.
Japonya'da yaşanan depremlere baktığımızda, bizimle aralarındaki farkı daha net görüyoruz. Japonya'da deprem bilinci o kadar yüksek ki, insanlar deprem anında bile evlerinden dışarı çıkmamayı tercih ediyorlar. Bunun nedeni, yapıların depreme dayanıklı olması ve insanların çocukluklarından itibaren deprem konusunda eğitilmesi.
Ülkemizde ise maalesef durum çok farklı. Yaşanan büyük bir felaketten sonra bile deprem gerçeği hala tam olarak içselleştirilebilmiş değil. Deprem kuşağında olduğumuz gerçeği, ancak büyük bir yıkım yaşadıktan sonra aklımıza geliyor.
Depremin üzerinden neredeyse iki yıl geçti. Bu süre zarfında ne kadar ilerleme kaydettik, ne kadar ders çıkardık sorusu hepimizin aklında. Umarım daha sağlam yapılarla, güvenli şehirler inşa ederiz. Depremi bir an olsun aklımızdan çıkarmadan adımlar atarız. Çünkü yaşadığımız bu acıların, gelecek nesillere miras bırakılmasını kimse istemez.
Kışın gelmesiyle birlikte yeniden canlanan bu acı, aynı zamanda bir uyarıdır. Depreme karşı hazırlıklı olmak, sadece yapıları güçlendirmek değil, aynı zamanda toplumsal bir bilinç oluşturmaktır. Unutmayalım ki, depremler doğal afetlerdir ve önlenemezler. Ancak doğru önlemlerle etkilerini azaltabiliriz.
Bu yazıyı okurken lütfen bir an durup düşünün. Evimiz, iş yerimiz, yaşadığımız şehir depreme ne kadar hazır? Bizler, deprem anında ne yapacağımızı biliyor muyuz? Çocuklarımıza deprem bilincini nasıl aşılayabiliriz? Bu soruların cevaplarını bulmak, hepimizin sorumluluğu.
Kışın getirdiği soğuk ve kar, sadece hava durumu değil, aynı zamanda içinde yaşadığımız toplumun eksikliklerini de gözler önüne seriyor. Deprem gerçeğini unutmadan, gelecek nesillere daha güvenli bir dünya bırakmak için hep birlikte çalışmalıyız.