Köleler her zaman dikkatimi çekmiştir.

Bir köleyi anlamak elbette zor iş. Daha zorunu soracak olursanız, bir kölenin ruh hali o kadar karmaşıktır ki onu anlamak daha da zordur.

Köleler iç çekerler çoğunluk.

Sebepsiz haykırırlar:

“Tanrım! “

“Tanrım?”

“Tanrım!?”

Bir köle neden Tanrı ile sorunlar yaşar ki!

Özgürlüğünün önündeki güç, Tanrı mı acaba?

Köleler çoğunluk iç çeksin de neden hepsi birbirine benzer?

Ben şahsen burasını anlamakta zorlanırım.

Kanaatimce kölenin kendisinden dinlemeli, iç çekişlerini ondan duymalı…

“Tanrım! Bana çok anlam yüklüyorsun! Yapamam! Sen gündemimde yokken Wilhem Reich bana sürekli seslendi : Dinle Küçük Adam!

Ama ben büyümeyi göze alamadım. Büyük adamlar gözümde büyüdükçe büyüdü. Belki de Wilhelm’in dediği gibi onlar aslında büyük adam değildi, küçük adamların uzaktan görüntüleri idi… Ne var ki ben küçük bir adamım! Ben kimim ki kendim olayım? Bu mümkün mü? Korkarım, kaybolurum, yok olurum! Tamam, Ding Sheng o filmi yönetince ben de Jackie Chan gibi Küçük Dev Asker rolünü oynayabileceğim fikrine, bir an da olsa kapıldım. Hatta kendi kendime defalarca seslendim: Hey! Little Big Soldier!

Ne var ki ben o adam olamam! Küçük ama değerli şeyler yapamam! Ben olsam olsam? Büyük bir adamın “adamı” olabilirim! Onun yanında olan, o daha bir emir vermeden hemen olası tüm emirleri yerine getirebileceğimi hissettiren! Onun emir dolu çantasını taşımak ne güzel bir şey!

Ah! Tanrım!

Keşke sen olmasan! Ben de olmasam! Ya da ikimiz olsak ama sen benim basit taleplerime karışmasan? İma dahi etmesen! Tanrım ben böyle daha mutluyum . Beni tepe tepe kullansa da ben “birilerinin “adamıyım ya! Onunla aynı karede olmak! Hemen arkasında durmak pek nasip olmaz ama! O da bir gün olur! Geçenlerde bir akrabamın sünnet düğünü vardı. Davet edildim ama gidemedim. Ya izin alamazsam? Bu yüzden “neden gelmedin ?” derlerse cevabım hazır: O bırakmadı! Artık ne kadar değerli isem onun yanında?

Geçenlerde bir müzik kulağıma çarptı Şiwan Perver söylüyordu: “Kine Em?” Nasıl utandım, nasıl utandım! Ben kim olabilirim ki? Kürt olmak; Türk olmak! Ne gereksiz şeyler! Bunaldım!

Her şey bir yana, Tanrım sen sürekli aklıma geliyorsun ya, bu beni daha çok bunaltıyor! Farz edelim yoksun! Olsan bile farz edelim ben bir Deistim! Merhaba, Merhaba! Sen bana “Özgür ol! Birey ol! Köle olma!” demezsin ben de kolay olanı seçerim! Sen “Aklını başkasının emrine verme!” demezsin, ben “Akıl başa bela!” demek zorunda kalmam! Bana ne yeryüzünün ezilen halklarından? Geri kalmışlıktan? Adaletten? Hukuktan! Bunlar adamı bozar! Gereksiz çabaların kavramları! Bak ben böyle daha mutluyum! Adamı olduğum kişi benim yerime düşünüyor! Allah razı olsun, düşünmek yükünü üzerimden aldı! Kusura bakma adını bu işe kattığım için. İster razı ol, ister olma bana ne? Senden ricam ikide bir aklıma düşme! Yani sen o kadar yücesin ki ben bir zerrenin zerresi olarak gündeminde olmayayım. Ha? Ne dersin? Hatta olur da sana yalvaracak olsam: Tanrım beni bir başkasının adamı yap! Sen bilirsin. Duamı işitmesen de gücenmem. Merhaba ,merhaba!

Bu hayatta bir “hiç” olsam. Ha var ha yok! Var ama önemli birlerin yanında, emrinde, ekibinde var! Tövbe! Ekibinde, ağzımdan kaçtı. Ben kimim ki ekipte yar alayım?

Sadece aynı karede olayım! Aynı karede görüneyim! Aynı karede olduğum konuşulsun!

Nasıl da mutluyum böyle! Nasıl da güvendeyim!

Bu bir rüya olsa ! Ve ben asla uyanmasam! Dünya yıkılmış ,umurumda değil!

Bir de şu uğultuları duymasam: Dinle Küçük Adam! Kine Em? “

Köleler her zaman dikkatimi çekmiştir.

Bir köleyi anlamak elbette zor iş. Daha zorunu soracak olursanız, bir kölenin ruh hali o kadar karmaşıktır ki onu anlamak daha da zordur.

Köleler iç çekerler çoğunluk.

Sebepsiz haykırırlar:

“Tanrım! “

“Tanrım?”

“Tanrım!?”