Hayat enerjisi ve kendine olan inanç çok önemlidir. Her şey seninle başlar ve seninle biter. Sen huzurlu olmazsan, hiçbir şeyin de değeri olmaz. İnsan kendine olan inancını kaybettiği zaman ne yazık ki, hayat bağlarını da kaybeder. Korku ve kaygı çevresini sarar ve onu ele geçirir.

Hayatınız zor, çileli ve sıkıntılı olabilir, ama her durumda kendinize mutlaka inanmalı ve güvenmelisiniz. Çünkü “sen özelsin.” Bu nedenle kendinize olan inancınızı asla kaybetmeyin. Eğer Allah, istediğimiz her şeyi vermiş olsaydı, elimizdeki en büyük mükâfatı almış olurdu; İş başarmanın zevkini…

Oysa kararlılık keskin bir bıçağa benzer, keskin ve düzgün keser, kararsızlık ise kör bir bıçak gibi, kestiği her şeyi parçalar ve yırtar. Büyük işler başarmak için sadece harekete geçmek yetmez, ne yapmak istediğinizin rüyasını da görmek gerekir; Sadece rüyasını görmek yetmez uyanmak ve rüyanın gerçekleşeceğine de inanmak gerek.

İnsanların fark edipte yön veremeyecekleri duygu yoktur. Yeter ki fark edelim. Fark ettikten sonra temel olarak, yapılması gereken şey düşünce şablonlarımıza bakmak, değişmesi gerekenleri değiştirmektir. Hepimiz seçici hafızaya sahibiz. Olumsuz duyguları olumlu duygulardan daha fazla hatırlarız, olumsuz detaylar, sözler üzerinde daha çok durarak olayların kontrolünü kaybederiz.

Yani, ruhun gönlün ve aklının arasında iletişim sağlayacaksın, bu da sadece maneviyatla olur. Eğer aklın gönlün ve ruhun arasında bir bağlantı kalmadıysa, den sarayda bile yaşasan cehennemin içinde yaşıyorsun demektir. Sadece davranış değil, duygu ve düşüncelerimizden de sorumlu olduğumuzu unutmayalım…

Hayatta en kötü şeylerde, en çirkin işlerde bile bir güzellik vardır. Havarilerin köpek leşinden tiksinmeleri karşısında, Hz. İsa’nın: “Ne güzel dişleri var” demesi gibi. Yeter ki insan olumlu yönden bakmayı bilsin. Başımıza gelecek olumsuz olayların, zaman zaman yararımıza olabileceğini ya da karşılaştığımız olumlu olayların, zaman zaman zararımıza olabileceğini anlamak ilk etapta zordur.

Örneğin; Yolda giderken lastiğinizin patladığını düşünün, sonra 100 metre ileride geçeceğiniz köprünün, çöktüğünü hayal edin. Ya da size yüklü miktarda bir miras kaldığını ve bu mirası alıp dönerken bindiğiniz uçağın düştüğünü.

Dolayısıyla her gününüzü önemseyin. Her anın değerini bilin ve onu bir daha asla yaşayamayacağınız için, o anlardan alabileceğiniz her şeyi alın. Yaşadığınız her günden hayata dair bir ders alın!

Bazen başımıza gelen şeyler ilk başta korkunç, acı verici ve adaletsizce görünebilir. Ama sonraları aksini o engelleri aşmadan potansiyelinizin, gücünüzün, iradenizin ve yüreğinizin asla farkına varamayacağınızı anlarsınız.

Şöyle ki; Tanıştığınız, hayatınızı etkileyen insanlar, tecrübe ettiğiniz başarı ve çöküşler, kim olduğunuzu ve kim olacağınızı bulmanıza yardımcı olurlar. Kötü tecrübelerden bile bir şey öğrenebilir. “Aslında bazen onlar en önemlileridir.”

Kısacası; Daha önce hiç konuşmadığınız, insanlarla konuşun ve onların söylediklerini dinleyin! Hayatınızda istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Kendi hayatınızı yaratın ve daha sonra dışarı çıkıp, hiç pişmanlık duymadan yaşayın! Çünkü yarının neler sakladığını asla bilemezsiniz. Bugün dün için endişelendiğiniz yarındır…