Orhan Kemal, 56 yıllık ömrü içerisinde 15 cilde yakın hikâye ve uzun hikâye, 30 cilde yakın roman, 5 cilt oyun birer cilt de röportaj, anı ve inceleme türlerinde olmak üzere edebiyatımıza 50 cilde yakın eser kazandırmıştır.
Hikâyelerini Hikmet Altınkaynak, konularına göre beş bölümde inceliyor: l. Çocuk hikâyeleri, 2. Hapishane hikâyeleri, 3. İşçi hikâyeleri, 4. Küçük insan hikâyeleri, 5. Aşk hikâyeleri 5
Romanlarını ise,Tahir Alangu, Refik Durbaş, Cevdet Kudret, Asım Bezirci, Berna Moran, Fethi Naci, Ahmet Kabaklı gibi araştırmacılar üç büyük kümede, Mehmet Narlı ise, dört kümede toplayarak değerlendiriyor:
a.Biyografik romanları:Küçük Adamın Notları genel başlığıyla kaleme alınmış bu seride yazar, II. Dünya Savaşı yıllarına ve sonrasına denk düşen 1940’a kadar yaşanmış olayları birbirini izleyen ciltler halinde yazarak yayımlamış ve edebiyat dünyasına bu eserleriyle ve hikayeleriyle (Nazım Hikmet’in tavsiyesi ile şiirle değil) girmiş ve Orhan Kemal ününü pekiştirmiştir. Avare Yıllar, Baba Evi, Cemile, Küçücük gibi eserleri bir küme oluşturur. Orhan Kemal, MaksmGorki’ninEkmeğimi Kazanırken,Ayaktakımı Arasında, Üniversitelerim gibi eserleriyle yarışan romanlar yazmıştır. Orhan Kemal imzasını ünlü bir yazar olma yolunda iyi bir hazırlıktan sonra1950’li yıllarda yayımlananve ikinci kümede yer alan eserleriyle gerçekleştirir.
b.Çukurova'da toprak ve fabrika emekçilerinin dünyası:Bereketli Topraklar Üzerinde romanıyla başlayıp Vukuat Var, Hanımın Çiftliği, Kanlı Topraklar üçlemesi, Eskici Dükkanı (İlk basımda:Eskici ve Oğulları), Murtaza ile devam eden bu süreçte kitaplarından gelen düşük gelirlerle İstanbul’da ailesinin geçimini sağlamaya, çocuklarını yetiştirmeye çalışmıştır. Bursa Cezaevi gözlemlerine dayanan 72. Koğuş dahi bu dönemde yayımlanmıştır. Yaşar Kemal gibi Orhan Kemal de düzenli bir eğitim alamamış ve devletle sürekli başı belaya girerek tutuklanmış, hapis yatmış bir yazardır. .
c. İstanbul'da küçük adamların, iç göçmenlerin, kenar mahalle sakinlerinin ezik fakat onurlu hayatları:Suçlu,Sokaklardan Bir Kız, Evlerden Biri gibi romanlarla başlayıp 1970’ekadar yazıp yayımladığı eserleri (Bir Filiz Vardı dahil), evinden kopup büyük şehrin girdapları arasında savrulan Cevdet gibi genç erkeklerin, cinsel pazara direnen gençkızların ya da Bereketli Topraklar Üzerinde’ninİflahsızın Yusuf’u gibi, bu çarkların dişlileri arasında savrulup köyüne ulaşamadan hayatını kaybeden tecrübesiz köylülerin metropoldeki dramını yakalamıştır. Bu eserleriyle Türk edebiyatına unutulmaz tipler kazandırmıştır.
ç. Mizahi Romanlar: Murtaza, Müfettişler Müfettişi, Üç Kağıtçı, Tersine Dünya gibi romanlarda sosyal çarpıklıkları, tipler üzerinden ele almıştır.
Mahir Ünlü-Ömer Özcan, Orhan Kemal'in işlediği konu ve temaları biraz daha gnişleterek veya detaylandırarak beş başlıkta topluyor:
1. Özyaşamöyküsel (otobiyografik) nitelikte olanlar;
2. Yoksulluklar, toplumsal ve cinsel sorunlar, özlemler, günlük yaşantı ve mutluluklar;
3. Büyük kentlere göç, işçi yaşamı, işçi-işveren çelişkileri;
4. Üst düzeyde yaşama özentisi, aylak yaşam...
5. Toplumsal düzensizliklerden doğan sömürü, saflığın sömürüsü 6
Orhan Kemal üzerinde doktora çalışması yapan Mehmet Narlı, Orhan Kemal’in bütün eserlerini değerlendiren çok geniş ve başarılı bir esere imza atmıştır.7 Şimdilik Orhan Kemal üzerinde çalışacak kişilerin asla ihmal etmemesi gereken yazarın eserlerini ve hakkındaki kaynakları da kapsayan akademik bir biyografidir. 2016’da oğlu Işık Öğütçü’nün kaleme aldığı, Everest Yayınlarından çıkan Orhan Kemal 100 Yaşında, Sessizlerin Sesi(Everest Yay., İstanbul 2014) adlı çalışma, özgün fotoğraflarla bezeli ve her yazara nasip olmayan bir prestij eseridir.
YAŞAR KEMAL (1923-2015)
Asıl adı ve soyadı Kemal Sadık Göğceli olan Yaşar Kemal, 1923 Ekiminde yani Cumhuriyetimizin ilan edildiği günlerde şimdi Osmaniye'ye bağlıGöğceli(Gökçedam) köyünde dünyaya gelir. Kozan mebusu Ârif Saim Bey, adını Mustafa Kemal olarak koyar. Ailesi, Van'dan Çukurova'ya 1915 Sarıkamış bozgunu sonrasında göçmüştür, Babası Sadık Ağa, anası Nigâr Hanımdır.
Sadık Ağa, oğulluğu Yusuf tarafından tam olarak bilinmeyen karmaşık sebeplerden dolayı hançerlenerek öldürülünce Yaşar Kemal küçük yaşta yetim kalmıştır, Bu olaydan çok etkilenip korkan Yaşar Kemal, on iki yaşına kadar kekemelik çekmiş, bunu halk türküleri söyleyerek atlatmıştır. Sadık Ağa'nın öldürülmesinden bir yıl önce oğlu Kemal için kurbanlar kesilmektedir. Sadık Ağa, epeyce geç ve biraz zor, bir çocuk sahibi olduğundan dolayı biricik oğlunu çok sevmekte ve onun için her vesileyle kurbanlar kestirmektedir. Bu esnada kurban kesimini seyreden Kemal'in sağ gözüne, kurbanı kesen halasının kocası yani eniştesi Hacı Ağa'nın elinden fırlayan bıçak saplanır. Sonraki günlerde sanatçının bu gözü görmez olur.