Merhaba çok değerli Malatya Söz okurları hepimizin de sizlerin de bildiği gibi mayısın kökeni 1 Mayıs 1886 yılında Amerika’da ki işçilerin günde 12 saat haftada ise 6 günlük çalışma şartlarının iyileştirilmesi için yaptıkları büyük gösteriye dayanmaktadır. Sadece işçilerin değil aynı zamanda emekçilerinde bayramı olana 1 Mayıs artık ülkemizde “emek ve dayanışma günü ”olarak geçmektedir.

Emek her zaman kutsaldır. Emeğin karşılığı hiçbir zaman ödenmez ancak emeğinin karşılığını alamayan insanlar ya da eşitlik ilkesine aykırı olarak emeğin karşılığını alamayan kitleler toplumda her zaman bir yara oluşturmaya hazır hale gelirler.

İnsanların mutsuzluğu her yere yayılır ve mutsuz bir toplum oluşturur.

Adil gelir dağlımı ve insanca çalışma ve yaşam haklarının sağlanması için her 1 Mayıs’ta sadece ülkemizde değil istisnasız tüm dünyada hem gösteriler, hem etkinlikler hem de kutlamalar yapılmaktadır.

Dünya genelinde 1 Mayıs günlerinde gerçekleşen bu olaylar, işçi ve emekçi haklarının korunması gerekliliğini gözler önüne sermiştir. Sömürücü düzenin insanları daha fazla kullanmaması ve insanların özlük haklarına sahip olması için işçiler ayaklanma yapmıştır.

İşçilik ve emekçilik bizim toplumumuzda da değer gören kavramlardır. Çalışkan bir tolum olarak işçiye ve emekçiye saygı duyarız.

Tarım, hayvancılık ve ticaret ülkemizde olma özellikleri oldukça ön plandadır.

Dünyada en fazla çalışan nüfuslardan biride Türkiye’dedir.

Türkiye, gerçek anlamda emekçi bir milletten oluşmaktadır.

Yılmadan, usanmadan bir mecburiyet ve mesuliyet içinde çalışan işçiler 1 Mayıs’ı hak etmektedir.

Tüm dünya işçileri birbirlerinin kardeşidir. Ve tüm dünyadaki işçiler birleşmelidir. Mottosu ile yola çıkmış olan sendikalar her ne kadar bu dediklerini yerine getirmemiş olsa da emeği, kutsallığı ve adil gelir dağılımı için mücadele etmektedirler.

Geçmişte acı ve kanlı olaylara sahne olmuş 1 Mayıs’ların artık barış, kardeşlik ortamında geçmesini diliyoruz. Ve sadece işçi sınıfının değil tüm insanların hakları için mücadele edenleri selamlarız.

İşçilerin toplum için vermiş olduğu emekler hiçbir zaman göz ardı edilebilecek birlikte olmamış ve bu yüzden işçilerinin emeğinin hakkı her zaman verilmesi gerekmiştir.

İşçiye en başta tolumu sahip çıkmalıdır. Her işçinin hak ettiği şartlarda çalışarak daha istekli ve verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak işverenlerin en önemli görevleri arasında yer almalıdır.

Kısaca işçinin birçok hakkı bulunmaktadır. Bu haklar işçiyi korumak adına var olmaktır.

Satırlarımın sonunda değerli yazarımız Nazım Hikmet bir şiirinde şöyle yazmış

Onlar ki toprakta karınca

Havada kuş kadar Çokturlar;

Korkak, cesur, cahil hakim ve çocukturlar

Ve kahreden yaratan ki onlardır.