Yaşlılık mutlak bir durum değil, yaşamın evrelerinden birisidir.
Yaşlılarımız dün ile bu gün arasında köprü kuran, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımızdır
Yapılan araştırmalar sonucunda, doğum oranlarının düşmesi ve teknolojik gelişmelerin sağlık hizmetlerinde etkili kullanımı, bilinçli beslenme ve hareketli yaşam, ortalama yaşam, beklentisinin uzamasına ve yaşlı nüfusun, toplam nüfus içerisindeki payının artmasına olanak sağlamıştır.
Buna nazaran, yaşlı nüfus artış hızına paralel olarak yaşlılık ve yaşlı sağlığı konularında farkındalık yaratmak amacıyla tüm dünyada 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü olarak anılmaktadır.
Ve genç gruplarda sağlık hizmetlerinin temel hedefi tedavi iken, yaşlı gruplarda ise, esas hedef, yaşam kalitesinin arttırılması ve korunmasıdır.
Yaşlılarda yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin bilinmesi yaşlıların, sağlığı koruyucu ve geliştirici davranışlar sergilemelerinde, sosyalleşmeleri ve muylu olmalarında önem taşımaktadır.
Yaşlılar için yaşamın uzunluğundan çok kalitesinin önemli olduğu unutulmamalıdır.
Salgın ve bu çok zorlu süreçte, verilen kararlar, üzerindeki kısıtlama tam olarak kalkmayan yaşlıların, her an yeni bir kısıtlama dalgasına maruz kaldığını da görüyoruz…
Peki; “neden aktif çalışma hayatında olan yaşlıya izin çıkarıp, aktif olmayana evde kal demenin pandemi dönemiyle açıklanacak tarafı kalmış mıdır” diye düşünmemek elde midir acaba. Veya göz ardı edilecek bir durum mudur?
Üstelik salgının geldiği nokta düşünüldüğünde ve bugünden yarına bir çözünde olmadığına göre yaşlılara yönelik kısıtlamalar uygulamasıyla karşı karşıya olduğumuz ortada.
Oysaki en kırılgan ve ölüme en yakın oldukları yaklaşımı da hepimizin bildiği bir gerçektir. Buna dayanarak yaşlı ayrımcı yaklaşımının kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.
Yani, bunun yanı sıra maske, mesafe ve hijyen şeklinde açıklanan önlemlere herkes kadar yaşlılarda eşlik edebilir.
Büyük karantina döneminde, yaşlılara sağlanamayan, götürülemeyen hizmetlerde yeteri kadar sağlanamadı.
Bu süreçte yaşlı yakınlarının yaşadıkları onların ihtiyaçlarına, yardımlarına ne kadar yetişebildiler acaba. Bu yaşlılar için yeterli oldu mu? Bana kalırsa yaşlıya evde kal, demek ve bunun düşünülmesi gerekiyor.
Şöyle ki; DSÖ sağlıklı yaşlanma yaklaşımı, her yaştan insanın sağlıklı, güvenli ve sosyal olarak aktif olabileceği bir hayat tarzını öngörmektedir.
Kısacası, sağlık ve esenliğin yaşlı insanlara aktarılması, bunlara imkân sağlayacak ortamların yaratılması.
Yani, yaşlı insanların, hayat kalitesini arttırabilmek için uluslar arası, ulusal ve yerel seviyede, sağlık güvenlik ve katılım olanaklarının arttırılması sürecidir. Her yaşlı birey, toplum içinde aktif olma ve aktif yaşlanma şansına ve hakkına sahip olmalıdır.
Yaşlı insanların toplumsal yaşamın bütün olanaklarına, genişleyen katılımını ve işlevlerinin eski haline getirilmesine imkân vermektir. İmkânsızlaştırmak ise yaşlı insanların ihtiyaçlarını arttırmak toplumdan soyutlamaya ve bağımlılığa yol açar.
Tüm yaşlılarımızın geçmiş, Dünya Yaşlılar Gününü Kutlu olsun..