Dünya çapında yaygınlaşan ve tüm toplumları derinden etkileyen bir konu haline gelen kadına şiddet, özellikle son yıllarda ülkemizde de sıklıkla gündem olmaktadır.Günümüz kadınını mutsuz eden problemleri: kadına yönelik şiddet, kadının baskı altında tutulması, anlayış eksikliği, erkekteki alkol, madde ve kumar bağımlılığı, ihanet- terk anlayışsızlık, ilgisizlik, ekonomik problemler ve işsizlik, iletişim eksikliği ve boşanmada mağduriyet, olarak özetleyebiliriz.

Her ne kadar evlilik uzmanları psikiyatristler, psikologlar ve araştırmacılar bu problemleri ortadan kaldırmak için çalışsalar, medya bu konuda yazıp çizmeye devam etse de, problemler çığ gibi büyümeye devam ediyor. Yine kadın, duygusal ve fiziksel şiddete maruz kalıyor...

Şiddet denilince, ilk akla gelen kuşkusuz fiziki güç kullanımına dayalı kaba kuvvet olsa da, gerçekte, şiddeti sadece fiziki boyuta indirgemek mümkün değildir. Aslında kadına yönelik şiddet meselesi, toplumun sadece bir kesimi, ilgilendiriyor gibi görünse de, bireylerin şiddet eğilimleri genel olarak bütün toplumla ilgili bir meseledir.

Psikolojik şiddet; Kadını küçük görerek her hangi bir işi yapamaz, beceriksiz biri olarak itham etme, kişiliğini ve fikirlerini önemsememe, bağırma, lakap takma, sürekli olarak eleştirme, emir yağdırma, surat asma, davranışlarını ve yaptıklarını sürekli kontrol etme vb. pek çok davranış bu kategoriye girmektedir.

Bu problemler, asırlardır devam ettiğine ve bir çözüm bulunamadığına göre, demek ki biz çözümü çözümsüzlükte arıyoruz. Oysa ki, Türkiye'de kadına uygulanan şiddet ve bu sorunla ilgili çözüm arayışları, bu güne kadar hem sivil hem de kamu kuruluşlarınca ele alınmıştır. Önemli bir problem olarak görülen, bu durumun düzeltilmesi için yapıcı, ciddi yaklaşımlar segilenmiştir. Kadınlara yönelik hizmetler, ülkemizde son yıllarda kadınlara özel, çok önemli çalışmalar ve yasal düzenlemeler yapıldı. Aile ve iş hayatıyla birlikte, diğer tüm alanlarda, kadınların statüsü hak ve adalet gözetilerek yükseltildi. Hükümetimizin gerçekleştirdiği çalışmalarla kadın teslimiyeti her alanda artmış durumda.

Ancak bütün çabalara rağmen çeşitli sebeplerden ötürü, bu konuda ki toplumsal bilinç, fazla gelişmemiş ve kadına şiddet konusunun içi, doğru bilinen pek çok klişe yanlışla doldurulmuştur. Bu çalışma bu klişeleri tartışmak ve bilimsel verilerle doğru bilinen yanlışları düzeltmek amacıyla hazırlanmıştır.

Kadına yönelik şiddete başvurmak acizliktir, insanlığını inkardır. Kadına karşı şddeti meşru görmek, kendimize karşı da şiddet uygulanmasını, alçalmayı kabul etmektir.Habuki şiddet, insanlık onurunu ve şerefini ayaklar altına alan ahlak dışı bir davranıştır...

Peygamber Efendimizin Hadisinde, buyurduğu şu ifadeleri asla unutmayalım; "Sizin En Hayırlınız, Eşine Ve Çocuklarına En Hayırlı Olanınızdır." O'nun bize armağan ettiği bu ahlak üzere davranırsak, tüm dünyaya gönderilmiş bir Peygamberin yolunun, ne kadar önemli olduğunu göstermiş oluruz. Kadına değer vermeyen toplumların kalkınması mümkün değildir.

ŞöyleKİ; Kadın hayat gerçeğinin ana karakteri, her faliyetimizin paydaşı, varlığımızın manevi derinliği, kültürümüzün taşıyıcı sütunu, öğütleriyle davranışlarımızın en besleyici unsurudur. Kültürümüzün nesillere aktarılması, geleneklerimizin öğretilmesi, hayatın hikmetli yanlarının 'ANA' öğüdü'yle yaşatılması, kadınların etkin gücünün en büyük göstergesidir...

Kısacası; NeşetErtaş'ın da dediği gibi: "Kadınlar insandır bizler insanoğlu" İnsanlığı kadın ve erkek birlikte oluşturmaktadır. Bunlardan birini çıkardığımızda insanlıktan geriye eser kalmayacaktır. Eğer insani vasıfların kıymeti bilinirse, değerlerimize sahip çıkılırsa, böyle güzel örnekler hayatımızda tesir edecektir. İnsani değerleri olmayan, kişilere ise ne yaparsanız yapın, kafi olmayacaktır...