Hayvanlar, doğanın bir parçası ve vazgeçilmez bir unsurudur. Sağlıklı bir çevre ancak, hayvanların varlıklarının kabul edildiği ve yaşam sürdürdükleri bir ortamda sağlanabilir.

Hayvanlar olmadan doğadan ve çevreden önemli bir unsurun eksileceği ve doğanın dengesinin bozulacağı muhakkaktır. Bu nedenle, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak, çevrebilim dengeyi sağlamak hayvanlarında, korunmasını gerektirir.

Hayvanların sağlıklı yaşamlarını ve iyi işlem görmelerini temin etmek, acı ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını ve mağduriyetlerini önlemek, doğal dengenin sağlanması açısında gereklidir.

Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak hayvanlarında hakkıdır. Aslında hayvan hakları insan haklarının ayrılmaz bir parçası, onun tamamlayıcısıdır. Hayvanların kendilerine tanınacak haklar yoluyla korunması, doğanın dengesinin korunmasını sağlayacak.

Doğadaki denge ise insan, sağlığının ve hakkının korunması anlamın gelecektir. Yani, çevre ve canlıların korunmasına ilişkin sorun, bir kültürel sorundur. Bu kültürel kimlik sorunu doğa, toplum, insan, kültür bağını koruyamayan, çevresini anlamaya yetecek kadar, kendi çevresini oluşturamamıştır. Dolayısı ile de çevre sorunlarının ne demek olduğunu anlayamamışlık sorunudur.

Bu nedenle kendi kültürel kimliğini yitirmiş, kendine özgü duyma, düşünme yeteneğini kaybetmiş insanların, çevre sorunundan da bahsedilemez. Ve insanoğlunun yeryüzü ve hayvanlarla kurulan ilişkisi her şeye rağmen ekonomik olmaktan öteye gidememiştir.

Ne yazık ki, her şeye kendi ölçüsü ile bakan insanlar için, hayvanların korunması doğayla ilgili bir sorun değildir, Yine isanlıkla ilgili bir sorundur. Hayvanlara haklarının verilmesine ilişkin yükümlülüğü kim yerine getirecektir.

Yani, Kimsenin sahibi olmayan, yabani hayvanların öldürülmesi ya da sakat bırakılması sonucu doğanın dengesinin bozulacağı muhakkaktır. Zira doğanın bütün unsurları başlangıçta bir denge halindeyken, bu denge halinin bozulması, doğadaki bir unsurun yok olması, başka Zaralı unsurların çoğalmasını ya da artması sonucunu doğurabilir. Bundan da bireyler zarar görebilir.

Örneğin, tilki ya da yılanların çok sayıda öldürülmesi ile farelerin artarak bitkilere zarar vermesi, dolayısı ile çiftçilerin bundan zarar görmüş olmaları mümkündür. Öyleyse, hayvanları haklar verilmesinde ve yerine getirilmesinde bireyler en başta gelen sorumlulardır.

Doğayı bizimle paylaşan sevimli dostların yaşama haklarının güvence altına alınması için herkesi sorumlu davranmaya davet ediyorum!

Şöyle ki, İnsanoğlunun aymaz davranışları ve bilinçsizce müdahaleleri ile bazı hayvanların soylarının tükendiği ve bazılarının ise tükenmeye yüz tuttuğu izlenmektedir. Bu durum, hayvanların korunması için bazı ek tedbirlerin alınmasını ve hiç vakit geçirilmeden ortak hareket edilmesini zorunlu hale getirmektedir.

Kısaca; Onların mutluluğunun dünyamıza ve de bizim, mutluluğumuza katkı sağlayacağını asla unutmayın. Doğanın dengesi hayvanlarla korunur. Toplum olarak canlıların ve özellikle hayvanların korunmasına özen gösterilmeli ve çocuklarımızın bu şuurla eğitilerek yetiştirilmelidir.

Yüce Allah; Bu âlemde öyle bir denge kurmuştur ki her şey belli bir gaye ve hedefe göre yaratılmıştır. Her şeyde bir amaç vardır. “Neden yaratıldı, ne lüzum vardı?” diye sorduğumuz pek çok şeyin zamanı gelince ne kadar mühim ve gerekli olduğu anlaşılır. Bu canlılar, diğer bazı canlıları yemek suretiyle hayatlarını devam ettirirler. Onları bir başkaları yer, bu böyle devam edip gider. Aslında bu, tabiattaki denge gereği böyledir…