İyi gün mü? Yoksa kötü gün dostu musun? Tüm arkadaşlarının güvenini kazanan birimisin, yoksa güvenilmez sıradan bir dost musun?

Evet, iyi bir dost bulmak bu devirde biraz zor. Sonuçta insanlar kendi çıkarları için birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar. Nasıl mı?

İyi günde hep varlar, ama iş kötü güne gelince, yanınızda kimse kalmıyor. Sözde dostlar, dost zannettiklerin, yağma işinde, talan işinde, kapıp kaçmada, düşmanları yaya bırakır. Sen de hayret edersin. Yani herhangi bir sallantı olduğu zaman, durum kötüye gidiyor, şirketlerde, devletlerde, ailelerde, çok candan dost bildiğiniz, bir de bakıyorsunuz, hayret kaybolmuş. Çünkü kaçmayı seçmiş, en kolayını…

Peki, ne yapmak gerekiyormuş? Görüştüğün merhaba dediğin, insanları önce bir teraziye koy bakalım. Sana yol gösterecek zannettiğin insan, yol kesici olmasın! Diye tart ve düşün. Sustuklarını duyabilen gerçek dostundur.

İkiyüzlü dostlara göre, mert düşman, çok daha evladır. Dostun ikiyüzlüsü seni olmadık bir yerde, yarı yolda bırakır, satar. Güvenirsin sırtını dönersin ne olacağı beli olmaz, hançer saplar. Ama düşman öyle değil, karşındadır açık açık, sana hücum eder. Müdafaa edersin, edemezsin olmazsa Allah’ın dediği olur. Herkesin bildiği bunu söylüyor bizlere (Yüce Rabbim) Ama ne alaka der gibisiniz.

Çünkü bu dünyada, bu âlemde, malı serveti biriktirmekten, rahat rahat sarf etmek hoştur. Yani, biriktirirsen düşman olur, dağıtırsan dost olursun.

Örneğin, insan hem beden hem ruh, ikisinin birleşimine“insan” diyorlar beden almakla doyar, ruh ise vermekle doyar. Eğer, sen ruhu da almakla doyurmaya kalkarsan, o şey senin için zehir olur. Dost zannettiğin, düşman olur.

Ve görüntü itibariyle, kazandı, başardı, götürdü, yükseldi falan ama aslında kaybediyor da farkında değil. Bana kalırsa dost ile düşmanı, kendi medeniyetimizin penceresinden görüp algılamak lazım…

Dost odur ki; Allah ve ölümü hatırlatır. Düşman odur ki; Allah ve ölümü unutturur…

Yakınınız da olsa, kardeşiniz de olsa, her zaman görüştüğünüz arkadaşınız da olsa, eğer Allah ve ölümü unutturuyorsa size, hakiki dostluğu dost değildir. Bize bizi Allah’a götürecek dostlar lazım!

Hazreti Ali’nin de, dediği gibi; Fasık ve günahkâr kimselerle arkadaş olmaktan kaçın, çünkü kötülük kötülüğe kavuşur.

Yani, dost görünümlü insan aslında, kuyunuzu kazıyor, sizi mahvediyor, gaflette bırakıyor uyandırmıyor. Cebinize giren akrebi sana söylemiyor, nasıl dostluk bu, böyle dostluk mu olur? Dost dediğin, kırılması pahasına, bak orda akrep var sokacak seni kardeşim, dersin haber verirsin.

Gerçek dost, sıkıntı zamanında, imdada yetişendir. Her insanın hayatında, mutlaka gerçek bir dosta ihtiyacı vardır. Hem güzel günlerde mutluluğumuzu paylaşan, hem de zor günlerimizde sıkıntımızı hafifletmemize yardımcı olan kişiler, gerçek dostlarımızdır. İnsanın hayatında birçok arkadaşı, çevresinde pek çok yakını bulunur. Ancak bu insanların hepsi dost değildir.

Şöyle ki; Dost dediğin, bizi karşılıksız sever. Dost yanınızda olmasa da htiğimiz kişidir. Gerçek dostluk çok zor elde edilir. Ama bu duygu dünyadaki pek çok duygunun üstündedir. Gerçek bir dost bulan kişiler, bu dünyada ki şanslı insanlardır.

Kısacası; eğer sizinde gerçek anlamda bir dostunuz varsa, ona sımsıkı sarılın ve hiç bırakmayın. Çünkü dost, karların içinde açan bir çiçek gibidir. Onu bulduktan sonra kendisine gereken değeri vererek asla kaybetmemek gerekir.

Hayatta gerçek dostunuz olması ve onun kıymetini, bilmeniz dileği ile Dostça kalın…