Bugün 6 Ekim. Her ayın 6’sı biz Malatyalıları 6 Şubat’a götürür. Bu yazımda o kabusun üzerinde durmayacağım ama etkisinin hala kenti nasıl esir aldığından bahsedeceğim.

Ne yapılır, nasıl çözümler geliştirilir bilmiyorum ama artık bu kentte bir şeylerin değişmesi lazım. Madem afet, bir doğa kanunu onun önüne geçemiyoruz, bari o afetin sonuçlarını bir an önce ortadan kaldıralım. Burada vatandaşa düşen pek bir şey yok, iş büyük çoğunlukla yerel yönetimlerde ve vatandaşın kendisine ‘VEKİL’ diye seçtiği milletvekillerinde bitiyor.

Sanki Malatya’da deprem olmamışçasına işlerin yolunda gittiğini söyleyen Başkan Selahattin Gürkan ve Malatya’nın 6 vekile büyük sorumluluk düşüyor.

‘Asrın Felaketi’ diyerek yumuşatıp arkasına sığındığınız kavramlarla sorumluluklarınızdan kaçıyorsanız, büyük bir yanılgıya düşüyorsunuz. Aradan 8 ay geçmiş, Malatya hala aynı yerde. Mevsim değişti, depremin bizi yakaladığı kış bitti, üstüne 3 ay yaz bitti, bir aya sonbahar da biter ama Malatya’da aynı tas aynı hamam devam eder…

Deprem sonrası Ankara’nın Bakan nezdinde Malatya trafiği yoğundu, neredeyse her hafta bir Bakan Malatya’ya bakıp gitti.

Şimdi de Malatya’nın Ak kadrosunun Malatya trafiği yoğun. Bu ne demek oluyor, açıkçası anlamıyorum. Her görüşmenin sonunda görüşmelerin olumlu geçtiğini, Malatya’nın yeni yatırımlarla buluşacağının sinyali veriliyor. Bunlara diyecek sözüm yok, güzel adımlar ama bunların da somut bir karşılığı yok. Bunu da belirtmek istiyorum.

Allah rızası için gerçeğe dönün ve şu şehri önce bir enkazdan arındırın, insanları yaşarken konteyner mezarlığına gömmeyin. Bir an önce şu yıkımları bitirip, depreme dayanıklı konutları inşa edin. Ağır hasarlı yapıların yıkımını kafanıza göre değil de cadde cadde, sokak sokak şeklinde planlı yapın.

Bu nasıl bir iş bilmezliktir, anlamıyorum. A firması gelip B sokağında ihalesini aldığı 3 binayı yıkıp gidyor. Sokak günlerce kapandıktan sonra açılıyor derken başka c firması gelip aynı sokakta 4-5 bina yıkıp gidyor. Derken aynı sokak yine bir aç-kapa yaşanıyor. Bir Allah’ın kulu da demiyor ki burayı yıkım için kapatmışız bite kadar kapalı kalacak diye. Resmen her gün Malatyalılar yıkım firmasıyla köşe kapmaca oynuyor. Bu nasıl iş Allah akıl fikir versin diyeceğim…

Sakın yine ‘asrın felaketinin’ arkasına sığınmayın.  Malum güçlü bir ülkeyiz ya, hani Avrupa’da bizi kıskanıyor.