Belki “darbımesel” diyecek TDK tarafgirleri.

Öyle veya böyle aslında fark etmiyor.

Bir gazeteci darp edilince mesele olur mu?

OLUR!

Bu “Olur!”cular aslında tam tersi bir kanaati de taşıyanlardır. İki gazeteci darp edileydi kesin olurdu! Bire düşmek veya teke düşmek kötüdür! Diğer gazeteciler acilen toplanırlar. Sıcağı sıcağına konu lanetlenir… Malatya’da da öyle oldu. Basın ile uzaktan yakından alakası olanlar çok şiddetli bir “protesto” yaptılar. Sağ olsunlar.

Lakin gazetecinin darb-ı meseli, olmaya ki bir siyasiye, bir meşhur bürokrata uzansın! Konu olmaya ki soğumaya bırakılsın?

Her şey olur.

Bu memleket neler neler gördü.

Burhan Karaduman –hani şu darp edilen gazeteci- basına ilk yansıyan ifadelerinde kimi ipuçları veriyordu. Meselenin bir siyasiye(vekile) bir rektöre kadar uzanacağının ipuçları gizliydi… Hatta fısıltı gazeteleri daha cesur yorumlar yaptılar…

Fısıltı, Elias Canetti’nin Kitle ve İktidar adlı kitabında da dediği gibi, en güçlü basın yayın daldır.

Kadim asırlardan günümüze kadar böyle gelmiş, böyle de gidecektir…

İşte fısıltı gazetesine göre “Burhan Karaduman ‘ın sermayesi darp edilerek artmıştır. Helal olsun ona ki darp edildi! Reklamın iyisi kötüsü mü olur! Ne sermaye ama! Yarın bakarsın derler Burhancığım , İhlas Geleneği’nden geliyorsun, seni Nihat Abacı’dan boşalan yere verelim bu iş olsun bitsin! El sıkışalım! Demokrasi uzlaşı sanatıdır!”

Demokrasi şüphesiz hal çaresi arama sanatıdır da! (Söz konusu demokrasi olunca atış serbest!)

Nasıl olsa algı oluştu.

Siyaset kartları yeniden karıldı Malatya’da.

Büyükşehir için hesabı kitabı olanlar yeniden kartlara bakıyorlar!

Burhan sen ne yaptın?!

Keşke darp edilmeseydin!

Herkesin işine çomak soktun kardeşim!

Sahi nerede kalmıştık?

Bir gazeteci darp edilince mesele olur mu?

OLMAZ!

Darb-ı Mesel yani!