Ülkemizde 2023 seçim sürecine girildiğinin sinyalleri artık açıkça görülüyor.

Bu seçim dünyadaki değişimlerden kopuk değil ama ülke içindeki dinamiklerle de yakın bağa sahip…

İktidar her an seçime girilecekmiş gibi bir refleksten esasen vaz geçmiş durumda… 20 yıllık iktidarda yapılanlar ( her türlü zorluğa rağmen bunlar yapıldı mevzuu iyi anlatılsın isteniyor ), dünyadaki ekonomik çözülme, pandemi etkisi, yeni kutuplaşmalar, Rusya-Ukrayna savaşı, ve bu savaş işle Avrupa’nın NATO üzerinden ABD ‘ye daha çok yakınlaşması, Çin’in sahada artan gücü, Türkiye’nin bu savaşta güttüğü dış politika, değişmeye yüz tutan Suriye politikası vb reeller adı geçen seçime dair sinyalleri daha net görünür kılıyor…

Ülke içi dinamikler de elbette önemli.

Kaldı ki bu dinamikler de sürekli değişken…

Her gün önemli bir terörist öldürülüyor. Süleyman Soylu, ülke içindeki terörist sayısı hakkında daha net veriler verebiliyor… Yeter ki yeri tespit edilsin. Havalanan bir İHA anında oraya müdahale edebiliyor… Ne var ki “Kürt Sorunu” başlığı altındaki farklı yaklaşımlar kendi aralarında “asgari müştereklerde” buluşamıyor… Uluslararası bir mesele görüntüsü veriyor… Ülke içinde de HDP, seçimin sonucu üzerinde belli ki etkili olacak…

Ülke içi dinamiklerde partiler kendi aralarında saflarını netleştirdiler… Cumhur İttifakı, Millet İttifakı (Altılı Masa) ve deklarasyonu beklenen “Yedili Masa” …

Cemevlerine yönelik provokasyon ile uyumlu eylemler oldu…

Cumhurbaşkanının cemevleri ziyareti… “Aleviler eşit yurttaştır” ifadesi ve akabinde alevilerin kendi arlarında durum değerlendirmesi yapmaları bu sürecin işaretleri hakkında bilgiler veriyor. Öteden beridir “iktidara yakın aleviler” ve “iktidara mesafeli aleviler” kavramları hep olmuştur. Lakin “oy endişeli” iktidar refleksleri olası provokasyon veya farklı düzlemlerde gerilim veya polemiklere nokta koymaktan uzaktır. Çünkü, mevcut iktidarın da çatışma, ötekileştirme, kaos, kriz oluşturup krizden beslenme gibi algılardan tamamen uzakta durmadığına dair her zaman iddialar oldu… Bir şey var ki” iktidar krizin neresindedir ?” sorusu halk için derin bir konu ama iktidar halka yönelik olarak “krizleri en iyi biz yönetiriz , bunlar (bizim dışımızdakiler ) gelse ülke batar!” dilinin etkin olmasını da istemiyor değil…

Gerçekte krizler nasıl aşılacak? Ekonomi düzelirse belki… Burada da en önemli kaynak, denizlerde bulunduğu iddia edilen doğalgaz ve petrol rezervleri… Halk tüm krizlerin bu rezervlerin devreye girmesiyle biteceğine inanıyor ve “sabırda selamet vardır” düşüncesiyle hareket ediyor.

Bu kadar genel ifadelerden sonra gelelim Malatya özeline…

Malatya’da halkın “iktidara yakın durmak” gibi bir refleksi çoğunluk olagelmiştir. İktidarlar da Malatya’yı “kendi kaleleri” görmenin keyfini sürmüşlerdir. Bundan olsa gerek, vekillerin belirlenmesinde halkın asla dahli olmamaktadır. Genel başkan kimleri belirlemişse o “kimseler” seçilmişlerdir. Hatta üst üste de seçildikleri olmuştur. Halk mırın kırın eder, surat asar bu muhterem seçilmişlere ama onların adını yeniden gördüğünde de “bir hikmet” de arar bu acayip işte… AK Parti için mesele bu kadar basit. Çocukluğumuzda basit bir harf yapbozumuz vardı. Bir yüzünde harfler dizinince BAYER , diğer yüzünde de ASPİRİN oluşurdu. Çocuk aklı işte… Biz “bu sefer başka kelimeler çıkacak !” derdik ve asılırdık oyuna…Sonuçta yine BAYER yine ASPİRİN çıkardı. Bu değişmeyen vekiller, il başkanları de, meclis üyeleri vs değişmedikçe işin FELSEFE değişti . Nasıl mı? İngilizcede (to) buy: satın alma(k) , buyer: satın alıcı (okunuşu BAYER) ve tabii “bunların” başı fazlasıyla ağrıyanlara ASPİRİN ETKİSİ … Hepsi “satın ala ala” zenginleşti… Aspirini de halk kullanıyor. Halk aspirine alıştıkça cemaat refleksi veriyor doğal olarak. AK PARTİ de artık güçlü bir CEMAAT. Bu cemaatte BAYER/ ASPİRİN devam edecek gibi… Malatya için istisna beklenir mi? Yeni yüzler “biz daha oy getiririz” diye öne çıkmaya çalışır mı? Yapboz buna izin verir mi? Meçhul… her şeye rağmen bir şeyi şimdiden kestirmek mümkün: Turgut Özal Üniversitesi’nin “rektörlük seçimi” en azından bir vekilin akıbetine etki edecek. Çünkü “kutsal tespih” miadını doldurdu. Hafıza için söylersek: Kutsal tespih, Cumhurbaşkanımıza hediye edilen tespihtir. Velhasıl… Büyük ihtimalle rektör değişimi olacaktır. Bir vekilin güç kaybına uğraması için de “yerel yönetim bileşenleri” bu değişimi aleyhte kullanacaktır. Hayırlısı…

Gelelim CHP cephesine. Veli Ağbaba sosyal dokudaki performansı en güçlü vekildir. Ne var ki CHP’nin “ikinci vekili” çıkaramayışında da en etkili konuma sahip. O birinci sırada oldukça ( kaldı ki o hep birde olmak istiyor) ikinci sıradakinin çıkması biraz da diğer dengelerle alakalı. Misal İyi Parti bir vekil çıkarırsa (altılı masanın bileşenleri oyunu artırırsa) oy bölünmesinde CHP de ikinciye yaklaşır. Bu arada HDP oylarının durumu da önemli… Baraj sorunu olunca oyu 40 binlere yaklaşan, bu sorun yokluğunda da oyu 5- 10 bin arasında gezen HDP oyları Malatya’da etkisiz eleman konumunda kalmaya devam edecektir.

MHP’de durum biraz farklı. Bir önceki seçimde AK Parti’den kaçan oylar MHP’de yoğunlaştı. MHP’den seçilen vekil de “kaçan oyları kovalaya kovalaya” AK Parti’ni bahçesinden içeri girmiş oldu. Görülen o ki MHP de bir arayışta olacaktır.

Bir de altılı masanın küçük bileşenleri var. DEVA daha çok “okumuşlara” ilgi duyuyor. GELECEK ise hedef kitlesiyle iletişim sürecinde … Halktan yana bakılınca da denilebilir ki Malatya onlar için henüz rengini belli etmiş değil. Dedik ya iktidara yakın olan halkın son ruh hali her zaman hesaba katılmalıdır.

Malatya’da seçimin havası ağırdan ağırdan bu tür zeminlerden ısınacak gibi… Sıcaklardan mütevellit baş ağrısı yaşanır mı ? Bilimsel çevrelerden biliyorum ki ASPİRİN tek alternatif bir ağrı kesici değil… Kalın sağlıcakla…