Dışarıdan gelince iki tokmaklı, kanatlı kapı karşılar sizi. Gelenin kimliğini sorgulayan tokmaklı kapı… Büyük tokmak yabancı erkek misafirin, küçük tokmak ise yabancı kadın misafirin habercisidir. Sokağa açılan ahşap kanatlı kapıdan avluya girince yaşanmışlıkların ve tarihin keskin kokusu doldurur içinizi. Taşlıkta attığınız her adımda tarihi incitmekten korkar, yaşananların hatırasıyla titrersiniz. Kaç hüznün, kaç gözyaşının, kaç ayrılığın, kaç vuslatın şahidi olduğunu bilemediğiniz kerpiç duvarlar dile gelir. Adımladıkça yaşanmışlıkların derinliklerinde bulursunuz kendinizi. Girişte meyveleriyle her mevsimin gelişini müjdeleyen gül, dut, kayısı, ayva ve kızılcık gibi ağaçlar karşılar sizi. Avlunun münasip bir yerinde havuz… Aileyi her gün bir araya getiren avludaki havuz birliğin sembolüdür. Dile gelse de konuşsa… Neler konuşuldu, neler anlatıldı yanı başında kahve içilirken. Tatlı yarenlikler, geleceğe dair muştulu sohbetler hep onun ömür bohçasındadır.

Havuzu gölgeleyen asma ya da sarmaşıkla örtülü çardak… Su insana huzur veren şırıltıyla havuza dökülür. Buradaki görevini tamamlayınca harıkla (ark) yoluna devam eden su biraz ileride sütün, yoğurdun, ağın içine bırakıldığı, harığın genişletilmesiyle yapılmış soğukluk diye adlandırdığımız bir bölüme varır. Soğukluk günümüzdeki buzdolabının yerini tutar. Küçük kanala akan arı, duru su, sonra aşk ile muhabbet ile yola koyulur. Havuzda ve harıkta suyun kirlenmemesi için elden gelen titizlik gösterilir. Çünkü bu haneyi terk eden harık, suyu bitişik avluya taşır. Aynı işini orada da yaparak yolculuğuna devam eden su komşuları bir bir ziyaret eder.

Malatyalının tüm hayatı, sevdası, mutluluğu ve hüznü; kısaca, acı ve tatlı günlerinin tanığı avlulu evler… Bir köşesinde ekmek damı ya datandır, bir köşesinde insan ve çamaşır yıkanan hamamlık, bir köşesinde oturulup sohbet edilen eyvan olmazsa olmazlar. Havuz aşı iklimin müsait olduğu günlerde aile bireylerinin akşam yemeklerinde buluştuğu mekân… Dedenin, evladın, torunun ve diğer fertlerin bir arada günlük yaşantılarını dillendirdikleri dem… Üç kuşağın bir arada olduğu ve kuşak çatışmasının doğmadığı zamanlar. Ailenin geçim ve sosyal ilişkilerinin değerlendirildiği, gelecek için planların yapıldığı yer. Yılın en önemli zaman dilimlerinin geçirildiği kutsal mekândır avlu. Evin hanımlarının vazgeçemediği, yaz-kış, düğün-dernek ve bayram gibi hazırlıkların yapıldığı bir alan. Konu komşunun imece usulü ihtiyaçlarını gördüğü hanenin merkezidir avlu. Konağın ahşap giriş kapısından selamlığın sofasına adım atınca huzur veren serin ve hoş bir koku karşılar sizi. Hemen sağınızda tek basamakla çıkabileceğiniz çok amaçla kullanılan geniş, toprak makat; solda ise selamlık bölümünün oturma odası bulunur. Selamlık bölümünün en geniş odası, erkek misafir ağırlayan akraba veya komşuların zaman zaman sohbet için buluştuğu mekândır. Selamlıktaki davlumbaz, raf, musandere ahşap süsleme sanatının en güzel örneklerini yansıtır. Odanın misafir ağırlayan bölümüne bir basamakla geçilir. Yarım metrelik ağaç parmaklıklarla ayrılan bölümün alt kısmında hane halkından gençler ve hizmette bulunanlar otururlar. Yılların yükünü taşımaktan yorulmuş merdivenin tahta basamaklarının yaşlı gıcırtıları arasında zamanın sırlarını saklayan haremlik bölümünün sofasına ulaşırsınız. Üst kat sofaya yazın hasır, kışın halı serilir. Sofaya açılan dört bölümün sağındaki ilk oda mutfaktır. Yeme içme eylemlerinin büyük ve kalabalık kısmı avluda, diğerleri burada gerçekleştirilir. Evin genci evli ise odaların birini kullanır. Orta kuşak anne-baba bir odayı, dede-nene diğerini özel odaları olarak değerlendirirler.

Soğuk günlerde ailenin oturduğu mekân olan sofayı, yer halıları ve bir iki ahşap divan süsler. Sofanın avluya bakan kapısı hayat bölümüne açılır. Mevsimin izin verdiği günlerin en güzel dinlenme yeri hayat sokağa doğru çıkmalı ve üç yöne penceresi olan çevreye hâkim, görselliği oldukça görkemli başodaya açılır. Odayı aile sıcaklığı ile ılıtan, zaman zaman yorgunluğun atıldığı, sohbetlerin kaynatıldığı, kahve cezvesinin sürüldüğü mangal kış günlerinin vazgeçilmezidir. Yaşlılığın verdiği hareketsizlikle olan bitenden haberdar olmak adına pencere önündeki makattan yolu ve etrafı seyrederek mutlu olan aile büyüklerinin gözdesidir başoda. Hanenin bereketi aile büyüklerinin

ziyaretçilerini kabul ettiği, tecrübelerini aktardığı mekân…