Malatya’yı ve Türkiye’yi gururla temsil eden boksörlerimizin önde gelenlerinden Osman Gelegen’i gazetedeki köşemize konuk aldık bugün. Balkan Boks Şampiyonlarında 4 kez bronz madalya getirdi ülkemize. Avrupa Klasmanına yükseldi ve de nihayetinde Dünya Şampiyonasında 2. olma başarısını elde etti. Ülkemize bu onuru da tattırdı. Türkiye’de yılın sporcusu unvanını da elde etti. Sosyal hayatın içinde de oldu. Yalnız Malatyalıların değil tüm Türkiye’nin gönlünde taht kurdu. Boks ringlerindeki başarıları vesilesiyle ünlü şarkıcı Safiye Ayla ile ünlü bestekârımız Fahri Kayahan ile ve de 2. Cumhurbaşkanımız, hemşerimiz, İsmet İnönü ile de tanıştı. Onlarla sohbetler etti. Güzel anılar yaşadı.
Osman Gelegen, 27 kez milli formayı giydi ve her defasında birinci değilse de ikinci ve üçüncü olarak bayrağımızı her defasında göndere çektirmeyi başardı. 1980 yılında İtalyan lisansı ile profesyonel oldu. Avrupa klasmanında ikinci seriye yükseldi. Boks antrenörlüğü yaptı. Milli takım teknik direktörlüğü yaptığı dönemde çalıştırdığı Sinan Şamil SAM yurt dışından altın madalya getirdi.
Osman Gelegen’in, maçları öncesinde de sonrasında da Malatya’da değişmez gündem olurdu. Alkışlarla boks ringine çıkar, alkışlarla inerdi ringden. Maçları çok heyecanlı oluyordu. Söyleşimizde üç bölüm var. Birincisi anıları, ikincisi boks hayatının hikâyesi, üçüncüsü, gençlere tavsiyeleri. Öncelikle anılarını dinleyelim.
FAHRİ KAYAHAN İLE YAKINLIĞIMIZ
“Fahri Kayahan ile güzel bir anım var. 1969’da İstanbul’da Türkiye Şampiyonasına katıldım. O anda seyirciler arasında bulunan biri ringden inişte beni tuttu kolumdan. “Ben Fahri Kayahan’ım. Ben de hemen sarıldım kendisine. Soyunma odasına kadar benimle geldi. Dedi ki “Beyoğlu Çiçek Pasajı’ndayım. Orada iş yerim var. Bekliyorum.” Adresinin yazılı olduğu bir kâğıdı verdi bana. Kafile halinde olduğumuzdan, kafileden ayrılıp gidemedim. Bir sonraki gidişimde Fahri Kayahan’ı görmek istiyordum. Ama ben İstanbul’a gitmeden rahmetli olduğunu öğrendim. Ama Beyoğlu Çiçek Pasajı’na gittim. Rahmetlinin arkadaşlarıyla sohbet ettim.”
2. CUMHURBAŞKANIMIZ İSMET PAŞA İLE TANIŞMAMIZ
Malatya’da Belediye Başkanımız Merhum Hamid Fendoğlu (Hamido) beni yanından ayırmıyordu. Birlikte Boks İhtisas Kulübünü kurduk. Birkaç yıl boyunca her yıl 50- 60 kadar çocuklarımızı giydirdik, sünnet ettirdik. Güzel programlar yaptık. Malatya’da il yöneticimizle güzellik yaşadığım gibi İstanbul’da da kimle tanıştım bakın onu anlatayım.
1971 de Balkan Şampiyonasına gitmek için İstanbul’da toplandık. Gece saat bir buçukta uçağa bineceğiz. O gece İstanbul Hilton’da Safiye Ayla konseri varmış. Kafile halinde bizi de geceye götürdüler. 2. Cumhurbaşkanımız, gururumuz, hemşerimiz, paşamız, İsmet İnönü de orada idi. Safiye Ayla sahneye çıktı. Mikrofonu alarak konuşmaya başladı. ‘Malatya’mız üç büyük insan yetiştirmiştir. Birisi Halk Türküleri Üstadı Malatyalı Fahri Kayahan. Birisi de şu an huzurunda bulunduğumuz Paşamız İsmet İnönü. Üçüncüsü de şu an Türk Boks Milli Takımımızla Avrupa’da Türkiye’mizi temsil edecek olan Milli Boksörümüz Osman Gelegen.’ Bu konuşmayı duyan Paşamız İsmet İnönü beni yanına çağırdı. ‘Kimlerdensin, nerede oturuyorsun?’ gibi sorular sordu. ‘Dönüşte mutlaka Ankara’da yanıma uğrayacaksın’ dedi. Ben de ‘Tamam efendim.’ Dedim. Beni yanında oturttu. Safiye Ayla’nın o gece okuduğu türkülerden biri halen kulaklarımda. Fahri Kayahan’ın bestesi “Yine yükselecek Türk Hava Kuşu” idi. Program bitince İsmet Paşa başımı okşadı. ‘Hadi senden şampiyonluk bekliyorum’ dedi. Programdan sonra uçağa binerek Yugoslavya’ya uçtuk. Balkan üçüncüsü oldum. Sevinçle İstanbul’a döndüm. İki aydır kamplar dolayısıyla uzak kaldığım anama, babama ulaşmak için Ankara’ya gitmeden direk Malatya’ya döndüm. Bir sonraki seferde Ankara’ya gider Paşamızı ziyaret ederim diye düşünmüştüm. Ancak benim Ankara’ya gideceğim zaman dahi belli değilken Paşamız hayat veda etti. Fahri Kayahan ile de Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü ile de ikinci kez buluşamadım. İlk buluşmamızda gurur yaşadığım büyüklerim, hayata veda ettiklerinde derin üzüntü yaşadım.”
BOKS HAYATI
Boks hayatı ile ilgili anlattıklarını birlikte dinleyelim. “1950 Malatya doğumluyum. Sıtmapınarı'nda doğdum büyüdüm. Cumhuriyet İlkokulu’ndan sonra, orta ve lise eğitimi birlikte olan Şehit Kemal Özalper Endüstri Meslek Lisesi'nde okudum. 1967 Yılında spora başladım. Evet ben bir boksörüm ama önce güreşe başladım. Hocamız Hasan Karaburun beni boksa yönlendirdi. İlk yılında büyükler Doğu Anadolu Bölge Şampiyonu ve Türkiye üçüncüsü oldum. 17 - 18 yaşlarımda iken rakiplerimin 25-30 yaşlarında olduğu Türkiye Şampiyonası'nda ilk 3 maçı kazandım. 4. Maçta zamanın Avrupa Şampiyonu ve dünyaca tanınan milli boksör Seyfi Tatar’a mağlup oldum. Haliyle Türkiye üçüncüsü oldum. O yıl beni milli takım kampına aldılar. Boks sporuna başladığım ilk yıl böyle bir yükseliş her sporcuya nasip olmaz.
Yine Aynı yıl 1969'da Balkan Şampiyonası için Bulgaristan Varna'ya gittim. Burada Romen boksör birinci, Yugoslav boksör ikinci, ben üçüncü oldum. 1970'te yine Balkan Şampiyonası'nda Stograt’ta Balkan üçüncüsü oldu. Onun akabinde 27 ülkenin katıldığı Uluslar arası şampiyonada 3. oldum. 1971'de Bulgaristan poldy şehrinde uluslararası boks maçlarında 2. oldum. Maçı kaybettiğim rakibim Avrupa ve olimpiyat şampiyonu Macar Orba idi. 1972'de Bulgaristan Sofya da Balkan Şampiyonası'nda 3. oldum.”
POLONYA DEVLET BAŞKANI LECH WALESA’NIN ÖVGÜSÜ
“1973'te Polonya'da uluslararası müsabaka maçlarında Küba dâhil 19 devletin katıldığı müsabakalar sonundaki madalya töreninde Polonya devlet başkanı Lech Walesa bana ilgi gösterdi. Sohbet etti. Sohbet sırasına ‘Beni, dünyanın en ünlü boksörü, en çok dünya şampiyonu olan Muhammed Ali Clay’a benzettiklerini duyduğunu’ söyleyerek, ‘benzetmenin tam da uymuş olduğunu’ söyledi.”
1974'te Romanya Köstence’de Balkan Şampiyonası Finalinde Romen Cota ile karşılaştım. Finalde Avrupa ve Olimpiyat Şampiyonu Cuto ile karşılaştım ve dövdüm. Ama 3. oldum. O zamanki Türk Büyükelçisi ve aynı zamanda Avrupa Boks Hakem Komite Başkanı idi. Bana; ‘Bizim şampiyonumuz sendin. Git iyi çalış. Dünya Şampiyonasında seni çok iyi yerde göreceğiz inşallah’ dedi.”
DÜNYA ŞAMPİYONASI
“Yine aynı yıl yani 1974’de Hollanda’da dünya şampiyonasına çağırıldım. Amerikalı, Afrikalı, İtalyalı rakiplerimi yendim. Finalde Mısırlı boksör ile eşleştim. Hiç ummadığım şekilde Mısırlı rakibim El Amin Hayrullah’a maçı verdim. Dünya ikincisi oldum.
Bir de kötü anım var. 1978’de bir maçımdan sonra hakemlerle tartışma oldu. Disiplin kurulu kararıyla 2 sene ceza aldım.
PROFESYONEL BOKS HAYATIM
“1978 de Malatya GSİM de hem boks antrenörü hem de hem de spor il müdür yardımcısı olarak göreve başladım. 1980 yılında Kocaeli’ne tayin oldum ve 6 yıl Kocaeli’nde çalıştım. Kocaeli’nde idman yaparken İtalyan Gaudi Ballaratti ile tanıştım. Osman Gelegen’e profesyonel olmamı önerdi. İtalya’ya gittim. Milano’da 20 gün çalıştım. Katıldığım boks maçından sonra profesyonelliğe hak kazandım. 69 kiloda Avusturya Viyana’da, Hollanda’da, Türkiye’de profesyonel olarak 12 – 15 raundluk maçlar oynadım. Avrupa klasmanında 2. Seriye yükseldim. Uzun boks hayatım oldu. 1973, 1974’de Rusya Almatı ile Hollanda, 1974’de Viyana, Almanya, İtalya’da ülkem adına yarıştım.
Halen idmanları bırakmadım. Zaman zaman hobi olarak ringe çıkıyorum. Halen haftada 3 gün 10 km koşu yapıyorum. Gençlere de bunu tavsiye ediyorum. O tarihlerde 82 yaşında olduğu halde dinç olan Romen Popa hocamdan aldığım tavsiyeyi yerine getiriyorum. Bir gencin güreşini, boksunu, yüzmesini, satrancı bilmesi gerek. Uzun tempolu yürüyüş ve koşu çalışmalı.”
DEDE OSMAN GELEGEN
1992’de babası rahmetli olunca Malatya’ya tayinen gelen ve 1999’da emekli olan Osman Gelegen, dört çocuğu ve 6 torunu ile birlikte mutlu hayatına devam ediyor. Dedeleri ile ilgili duygularını aldığım torunlarının anlattıklarını birlikte dinleyelim. “Ben Mustafa Efe Gelegen. Dedemi çok seviyorum. Ailece onunla iftihar ediyoruz. Bu başarılar ender kişilere nasip olur. Hele ki Türkiye'nin Kılay’ı unvanını almış olması. Malatya’nın gururu olmuştur. Dedemin bu başarılarını hatırlayıp, yazdığınızdan dolayı size teşekkür ediyoruz.”
“Ben, dedemin ortanca torunu Emir Timur Gelegen. Ben de Dedem. Osman Gelegen’in kazandığı başarıları ile gurur duyuyoruz. Dedemi seviyor, iftihar ediyoruz. Ben de dedemi yazdığınızdan dolayı size, ailem ve Malatyalılar adına teşekkür ediyorum.”
1974’ DE TÜRKİYE’DE YILIN SPORCUSU GELEGEN
Gazetelerin okuyucularının oylama yoluyla Yılın Sporcusunu seçtikleri 1970’lerde internet yoktu. Gazetede çerçeve içine alınmış bir bölüm, oluyor, okuyucu bu bölümü kesip çıkarıp, içine beğendiği sporcunun adını yazıyordu. Zarfa koyup, postaneye gidip, posta pulu alıp yapıştırıyor ve İstanbul’daki gazeteye gönderiyordu. 1974’de Türkiye’de en fazla oy kullanılan Hürriyet Gazetesi okuyucuları tarafından Yılın Sporcusu seçildi Osman Gelegen.
Söyleşimizin sonuna geldiğimizde, gençliğinde Malatyaspor’un maçlarının müdavimi olduğunu söyledi. “Amigo Tavşan ile babanız İhsan Toy Amca ile güzel anılarım var. Babanıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu röportaj için sana teşekkür ediyor, Malatyalı hemşerilerime selamlarımı ve saygılarımı sunuyorum.” Dedi. Selam Osman Gelegen’den, size iletmek benden.
Cemal Gürsel Toy