Malatya Söz Gazetesindeki köşemde bugüne dek onlarca kişinin biyografisini yazdım. Sanat, spor, eğitim, kültür vb alanlarda çalışmalarıyla unutulmazlar arasında yer alan Malatya'nın sosyal hayatına etki eden, tanınmış kişilerin biyografilerinin yazarı olduğumdan dolayı bir gün de kendimi yazacağım aklıma gelmezdi. 44 yıllık öğretmenlik görevimden 2022 – 2023 Öğretim yılı sonunda emekli olduğuma dair basında ve sosyal medyada haberler çıkınca, okuyuculardan kendi biyografimi de yazmamı isteyenler oldu. Selfie ‘özçekim’ yaparken telefonu kendine tutarsın ya, kendi biyografimi yazarken de mikrofonu kendine tutarsın. Öyleyse mikrofonu kendime tutayım. Bakalım neler söyleyeceğim, klavyemde neler yazacağım.

Dedemin ilk torunuydum. Doğduğum gün dedem, bana Genelkurmay Başkanı ve 4. Cumhurbaşkanımız Cemal Gürsel'in adını vermiş. Adımı verirken “İnşallah benim torunum da ‘paşa’ olacak” demiş. Ama dedemin istediği gibi askeri okullarda okumak ve subay olmak kısmet olmadı. 1979 yılında öğretmen olduğum zaman dedem çok sevinmişti. “Paşa olmadın ama öğretmen oldun. Beni çok sevindirdin. Aferin sana” demişti, rahmetli dedem Ahmet Toy. Zira ailemizdeki ilk devlet memuru olan kişi olmuştum.

1966 yılında Malatya’nın ünlüsü Derme İlkokulu’nda başladığım okul hayatıma Hasan Varol Ortaokulu’nda devam ettim. 1980’lerde Ticaret Lisesi mezunları daktilograf da olduğundan kolayca devlet memurluğuna girebiliyorlardı. Seyyar Satıcılık yapan, daha sonra Malatya Belediyesi’nde çalışan babam rahmetli İhsan Toy, kolay iş bulabileceğim düşüncesiyle Ticaret Lisesine yazdırdı beni. Liseyi bitirince iş aramak yerine “öğretmen olmalıyım” duygum depreşti. Zira çocukluğumda öğretmenime imreniyordum ve ben de öğretmen olmak istiyordum. Üniversite sınavı sonucunda Sivas Eğitim Enstitüsü’ne girecek puan aldım ve bu okula kaydımı yaptırdım. Mezun olunca çekilen kura ile tayinim Sivas’a çıktı. 1979 Yılında Akcamescit Köyü İlkokulu’nda göreve başladım. Eğitim Enstitüsünde okuduğum yıllarda kendisi öğretmen olan baba dostumuz Öğretmen Mustafa Kemal Taner, sohbetlerimizde bana meslek hakkında çok şey anlattı. Öğretmenlik mesleği ile ilgili telkin, tavsiye, önerilerinden çok yararlandım. Onun tecrübeleri, bilgi birikimi bana ışık oldu.

Annem ve rahmetli babaannem bana kız bakıyorlarmış. Önerdikleri arasında öğretmen kız yoktu. Onlara eşimin öğretmen olmasını istediğimi, kesinlikle başka kızlara bakmamalarını söyledim. Yeşilyurtlu bir yakınımız sayesinde Malatya'nın tanınmış öğretmenlerinden ve ilköğretim müfettişlerinden rahmetli Kamil Gök’le, dolayısıyla da yeğeni Öğretmen Arife Gök ile tanıştırıldım. 1980 de evlendik. Eşimin görev yeri Siirt ili Pervari ilçesi idi. Eşimin tayini Sivas'a olsa köy hayatı, ben Siirt'e gidersem ilçe merkezi hayatımız olacaktı. 1980’de eş durumundan Siirt’e tayin oldum. Pervari’de çalışırken ilk çocuğumuz Gülay 1981 yılında dünya’ya geldi. Gülay’ımız da anne babası gibi öğretmen oldu. 1984 yılında rotasyon uygulaması ile Zonguldak’a tayin olduk. Çaycuma İlçesinde çalışırken 1984’de ilk oğlumuz Erol dünyaya geldi. Lise sınavlarında Malatya 1. si Türkiye 30. su olan Erol, ailemizin ilk doktoru oldu. 1989 yılında hasta olan babama bakmakla yükümlü olduğuma dair sağlık raporu alarak memleketimiz Malatya’ya tayinimizi yaptırdık. 1990 Yılında Malatya’da küçük oğlumuz İhsan dünyaya geldi. Dedesinin adını taşıyan İhsan da dedesinin arzusunu gerçekleştirdi ve abisi gibi doktor oldu.

Yazımın konusu öğretmenlik olunca bir anımı anlatayım. İlk atandığım Sivas’ın köy ilkokulunda birleştirilmiş 4. ve 5. Sınıfı okutmaya başladım. Hasan adında bir öğrencimin okula gelmediği gün “Ses Uyumu” konusunu işlemiştik. Bir sonrasındaki gün Hasan okula gelmişti. Tesadüf bu ya o gün de okula teftiş için müfettiş gelmişti. Teftiş anında müfettiş sorularına cevap vermek isteyenlerin parmak kaldırmasını uygulamayıp, seçtiği öğrencilere soruyordu. “Ses uyumu” kuralını işlediğim gün okula gelmemiş olan Hasan’ı tahtaya kaldırdı. Tahtaya yazdığı “kapı” sözcüğünü okuttu ve şu soruyu sordu: “Hasan, ‘kapı’ sözcüğünde ses uyumu var mı?” O an aklımdan geçen şu: “Tüh. Tam da dün işlemiştim bu konuyu ama Hasan okula gelmemişti. Haliyle cevabı bilemeyecek.” Hasan: “Kapıda ses uyumu var.” dedi. Müfettiş nasıl olduğunu açıkla.” dedi. Hasan’ın cevabı şöyle: “Kapıyı açınca carr diye ses çıkıyor öğretmenim.” Müfettiş Bey bu cevaba çok güldü… “Hiç aklıma gelmemişti bu yönü.” dedi. Unutanlar için hatırlatayım. Bir sözcüğün ilk hecesinde a-ı-o-u gibi kalın ünlü harf var ise, sonrasındaki hecelerde de bunlardan biri olursa o sözcükte ses uyumu var demektir. Ya da bir sözcüğün ilk hecesinde e-i-ö-ü ince ünlü harflerinden bir var ise, sonrasındaki hecelerde de bunlardan biri var ise bu sözcükte de ses uyumu var demektir. Bir sözcükte hem ince ünlü hem de kalın ünlü harfler birlikte var ise bu sözcükte ses uyumu yok demektir. Müfettiş, Hasan’ın “Kapıda ses uyumu var” cevabını yeterli bulup açıklama istemeseydi öğrencinin bilmediği ortaya çıkmayacaktı. Aynı konuyu işlerken yıllar boyunca öğrencilerime bu anıyı anlattım. Böylece öğrencilerimin konuyu daha kolay öğrenmelerine vesile oldu Hasan.

2015 Yılında Türkiye Yaşlılık Kurumu (TÜRYAK) yalnızca büyükşehirlerde illerinin sanat, eğitim, kültür, spor gibi alanlarda yaptıklarıyla öne çıkan bir kişinin Örnek Kıdemli Vatandaş seçimi yapılmasını ve Ankara’da yapılacak törenle plaket verilmesini kararlaştırmıştı. Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından Malatya’nın Örnek Kıdemli Vatandaşı seçilerek Ankara’ya gönderilmiş olmam hayatımdaki en iyilerimden biri oldu.

Öğretmenlikten emekli oldum ama Türkiye Satranç Federasyonu Malatya İl Temsilcisi görevim devam ediyor. Her ay Satranç Turnuvaları yapmaya devam edeceğim. Satranç Turnuvalarına gelecek çocuklarla, gençlerle bir arada olmaya devam edeceğim. 1980 Yılında Siirt’te çalışırken orada yaygın olan satrançla tanıştım. O tarihlerde Malatya’da yalnızca İstanbul Pasajı’nda satranç oynanan yer vardı… İlkokuldayken sınıf arkadaşım olan Nevzat Çetinkaya, nezih bir çay ocağı açmış, tavlaya dahi müsaade etmeyip, satrancın yaygınlaşmasına ortam sağlamıştı. Gazeteci Yaşar Karaaslan, Orduzulu Halis Kıran, Ruşen Zevkli gibi eski oyuncular buraların müdavimi, gediklisi idi. Biz de burada satranç oynuyorduk. Türkiye Satranç Federasyonu Malatya İl Temsilcisi Fevzi Bitirmiş duayenimiz il temsilciliğinden ayrılınca, 2005 Ocak ayında Valilik oluru ile Satranç İl Temsilcisi olarak atandım. 18 yıldır devam eden TSF Malatya Satranç İl Temsilciliği görevim nedeniyle yerel, ulusal ve uluslararası satranç turnuvalarının direktörlüğünü yapmaktayım. İl Etkinlik Programımız gereği Türkiye Şampiyonalarının il basamak turnuvalarını, belirli gün ve haftalar gibi adlarla il turnuvalarını yapıyoruz. İlk ulusal satranç turnuvamızı Yeşilyurt Belediyesi sponsorluğu daha doğrusu desteğiyle yaptık. Türkiye çapında satranç sporcularını Malatya’da ağırladık. 2013 yılında Malatya Belediyesi ile Uluslararası Altın Kayısı Satranç Turnuvasını yapmaya başladık. Geleneksel hale gelen bu turnuvamız 6 yıl devam etti. 2021 yılında Dünyaca Ünlü Höyüğümüz “Aslantepe” UNESCO tarafından dünya mirası olarak kabul edilince Battalgazi Belediyesi ile görüşmemiz neticesinde 2022 yılında Malatya’mız bir uluslararası Satranç Turnuvası daha kazandı. Bu turnuvalar sayesinde Türkiye'nin ve dünyanın satranç gönüllüleri Malatya’ya akın etti. Satranç turnuvası için Malatya’ya gelen çocuklar büyüyüp üniversite sınavlarına girince İnönü Üniversitesini ya da tayin zamanlarında Malatya'yı tercih ettiklerine çok kez şahit oldum.

Dünya güzeli gelinlerim, yakışıklı damadım, dünya güzeli kızım, yakışıklı iki oğlum, dünya tatlısı torunlarım Uğur Ararat, İnci Ararat, Oğuz Alp Toy, Ali Kaan Toy ve en küçüğümüz İpek Toy torunlarımla ve hepsinin büyük annesi ailemizin temel direği Arife Hanım ile emekliliğin tadını yaşıyorum. Dünyaya bir kez daha gelecek olsam yine öğretmen olmak isterim. Öğretmenliğim sayesinde yolumun kesiştiği tüm öğrencilerime aileleriyle birlikte mutluluklar dilerim.

Cemal Gürsel TOY