Bazıları için kim ne derse desin, “olmak ”esastır. Bazıları için de ne olursa olsun, “görünmek” daha değerlidir. Bazı insanlar ise kendilerini sadece, kendi gözleriyle değerlendirir. Bazıları da, kendilerine başkalarının gözünden bakarak not verir.
Peki; Sizin için hangisi daha değerli? Olmak mı? Görülmek mi?
İnsanın kendisini sürekli başkasına göre kıyaslaması ruhunu zedeler. Çünkü insanın her zaman kendisinden daha uzun, daha zayıf, daha güzel, daha zeki, daha başarılı, daha paralı arkadaş mutlaka vardır.
Özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesinden sonra başkaları için yaşama yarışı iyice çığırından çıktı. Hemen herkes kendi arkadaşlarından daha mutlu, daha paralı daha eğlenceli, daha rahat, daha keyifli bir hayat yaşadığını ispat etme gayreti içinde…
Oysa takdir toplamak için yaşamaya başladığında insanın kendi standartlarından, kendi değerlerinden uzaklaşma tehlikesi baş gösterir. Farklı insanların farklı beğenilerine hitap etme arzusu, insanı hayatta pusulasız kılar. İnsan kendini başkalarının gözünden değerlendirdiği zaman, birbiriyle çelişen hedeflerinden hangisine yöneleceğini şaşırır.
Örneğin; Bir yemek masası başında toplanan insanlar yemek yemeye, sohbet etmeye başlamadan önce fotoğraf çekmeye başlıyorlar. İçinde kendilerinin de göründüğü fotoğrafı sosyal medyada paylaşmayı o anı yaşamaktan daha fazla önemsiyor. Kendi tadacakları lezzetlere, paylaşacakları sohbetlere değil, arkadaşlarının beğenisine daha fazla değer veriyorlar…
Sosyal medyanın: Çağımızın modern hastalıklarına, zemin hazırladığı apaçık ortada. Böyle insanlar çok fazla üzücü bir durum sergilemekteler. İnsan hayatı boyunca az da olsa başarılarıyla övünmek ve tatmin olmak ister. Sosyal medyada, takipçi ve beğeni kasıp, bunlarla övünmek ne kadar büyük acizlik…
Oysaki Sosyal medya bilinçli kullanıldığı takdirde, gerçekten hayatımızda olumlu değişikliklere yol açabilir. Fakat son zamanlarda sosyal medyada takipçi sayısını arttırmaya yönelik sistemler oldukça popüler olmaya başladı. Kişinin takipçi sayısı ne kadar yüksek ise o kadar olumlu algılanıyor. Daha popüler, daha sosyal, daha hayran olunan, daha güzel bir hayat yaşayan, daha mutlu, daha umutlu, pırıl pırıl insanlar gibi düşünülüyor.
Tam tersi eğer takipçi sayısı az ise, sıradan herkes gibi, normal, silik, asosyal ve içe kapanık gibi algılanıyor. Bu kişide mutsuzluk hissi ve değersizlik düşüncesini tetikleyebilir.
Kısacası, İnsanların bizim için ‘beğen’ buyurmalarına göre kendimizle ilgili mutlu olmak ne kadar gerçekçi değil ise, bunu az olması kişinin ‘değersiz’ veya ‘yersiz’ olduğunu göstermez. Bilinçli sosyal medya kullanımı; Sevdiğiniz, değer verdiğiniz insanlarla günümüz yorgunluğunda bağlantı kurmayı ve haberleşmeyi sağlayabilir. Olumlu veya olumsuz deneyimlerinizi paylaşarak insanları yaşantınızda haberdar etmek, birer birer insanlarla bilgi vermenizi ve bununla birlikte zaman kaybetmenizi engelleyebilir…