2024 yılının bitimine iki haftadan da az bir süre kala Malatya’da TOKİ konutu teslimi yapılacağı haberlerde boy boy yer aldı. Dün gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Battalgazi’de inşa edilen TOKİ konutlarını gezdikten sonra inşaat alanında konuştu. Malatya’da 2024 yılı sonunu görmeden teslim edilen konut sayısını 27 bine çıkaracaklarını söyledi.

İyi de… Bu ilin Valisi 80 bin hak sahibinin olduğunu söylememiş miydi?

Bu ilin Büyükşehir Belediye Başkanı, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde ‘Ben TOKİ’nin gücünü biliyorum, TOKİ’den tecrübeliyim. 2 yıl içinde Malatya’yı ayağa kaldıracağım’ dememiş miydi?

6 Şubat’ın üstünden tam 22 ay geçti. Hala Malatya2da 80 bin hak sahibi varken siz kalkmış 27 bin konut teslim edeceğiz diyorsunuz. Bu sayıların düşüklüğüne mi yanalım, onlarca konteyner kentte üçüncü kışı da 21 metrekare geçirenlere mi yanalım, bilmiyorum.  Bildiğim tel şey seçim öncesinde şaha kaldırılan TOKİ gücünün Malatya’da kaplumbağa hızıyla ilerlediği. Görünen köy kılavuz istemez diye atalarımız boşuna söylememiş. İnsanın zoruna giden teslim edilen konut sayılarının düşüklüğünün yanı sıra hala bir çocuğunun oturulabilecek halde olmaması. Her ay çekilen TOKİ kurasında şu kadar evi bu kadar hak sahine teslim ettik demesi kolayda, anahtarlar nerede?  Asıl yanıtlanması gereken soru bu. Hala Eylül’de çekilen kurada adı çıkan ve anahtarını alamayan, konteynerde yaşayan depremzedeler var. Neymiş, AFAD mesaj atıp gelin işlemlerini yapalım diyecekmiş. Bu mesajın gelmesi haftalar hatta ayları dahi alabiliyor. Bu süre zarfında ne yapılıyor, biliyor musunuz? Hak sahiplerini ‘sıcak yuvalarıyla buluşturduk’ dedikleri o yuvaların, suyu, elektriği, mobilyası gibi işleri yapılıyor.

Yani sanmayın ki adınız ekranda çıktı diye sabahına anahtar alıp geçip oturacaksınız, öyle bir Malatya yok!

Ne yapılabilirdi?

Asrın felaketinin yerle bir ettiği Malatya’da öyle büyük sözler verilmeden halkın beklentisi belli bir seviyede tutulabilirdi. Malatya’da 2 yıl gibi bir süre verilip de elde patlatmayabilirdi.

Yapılan konutlar iç-dış tüm işçilikleriyle bitirilip kurada ismin çıkmasıyla anahtarın verilmesi eş zamanlı yapılabilirdi…

Bunun gibi daha birçok şey sıralanabilir… Bunların biri bile olsaydı halk bu kadar tepkili olmaz, sabırla beklerdi. Ama şimdi hangi yüze dönseniz bir mutsuzluk sizi karşılıyor. Boşuna kendinizi kandırmayın. İnsanların Malatya’da mutlu oldukları tek şey deprem felaketi sonrasında hayatta kalmak, tabi buna yaşarken ölmek de denilmezse…