Prof. Dr. Ramazan Özdemir’in Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden ayrılarak İstanbul Bezmi Alem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesine gideceği haberi birçok Malatyalı gibi beni de üzdü.

Öncelikle, Dr. Kardeşimin fakülteden arkadaşı, kızımın yine fakülteden hocası olmasının yanı sıra kendisini öğrencilik yıllarından bu yana tanıyan, çok sık olmasa da zaman zaman görüştüğüm bir dost, bir arkadaş olarak üzdü.

Malatya adına,

Tıp Fakültemiz adına, Kardiyoloji bölümü adına üzdü.

…..

Bazıları il/ yurt dışından gelen/gelecek olan hastaları adına üzüldüm.

Ondan mahrum kalacak öğrencileri adına üzüldüm.

Malatya’nın tanıtımına verdiği katkı adına üzüldüm.

Sade hekim ve hoca olarak değil; Malatya, “adam” gibi bir “adam”ı daha kaybedeceği için üzüldüm.

Çünkü Ramazan Özdemir; sadece mesleğinde başarılı bir hekim ve hoca olarak değil, aynı zamanda insan olarak da eşine az rastlanır kalitede örnek, candan bir dost ve arkadaştı benim için.

Mevkidaşlarının bir çoğunu kendi branşları için bile aradığınızda asistanlarına yönlendirirken, o başka bir branş için bir asistanın yapabileceği bir iş için bile arasanız, onca yoğunluğuna rağmen; “yoğunum, hastam var, anjiyom var, benim alanım değil, filanca hocaya git…” demez, bizzat ilgilenir. Oldukça yorucu ağır iş temposuna rağmen kayıtsız kalmazdı.

Nerede, hangi mekânda görüşürseniz görüşün, çoğu zaman sizden önce hal hatır sorar, “yapacağım bir şey var mı? “ diyerek ilgisiz kalmadığını gösterir, gücü kadar yardım eder, etmeye çalışırdı.

Mütevazı idi

Gerek meslek, gerekse özel hayatında oldukça mütevazı idi.

Hiçbir zaman “ben tıp profesörüyüm. Hem de en önemli/hayati bir alanda görev yapıyorum” havasında olmadı.

İşinin, hem ‘patronu’ hem ‘hizmetkârı’ idi.

Hiç unutmam, 6 yıl kadar önceydi.

Yine hastane yine koridorunda karşılaşmıştık.

Hasbi hal ederken, dedi ki bana;

“Nasılsın, ne yapıyorsun abi ? Herkesi programına çıkarıyorsun,

…………… yı da çıkarmışsın. (O yıllar bir özel TV de haftalık program yapıyorum)

“Oysa ben farklı bir teknikle anjiyo yapıyorum. Bizden hiç bahsetmiyorsun…” deyince,

“Hay hay hocam, ne zaman isterseniz sizi konuk edebiliriz…” dedim. Ama nasip olmadı bir türlü... Çarşamba günleri bazen kendisi müsait değildi veya il dışındaydı, bazen de program doluydu.

Ve ardından o gün için hiç düşünmediğim ve doğrusunu söylemek gerekirse biraz da korktuğum halde bana, “abi istersen seni de anjiyo yapayım..” demesin mi ?

Ben de yarı istekli bir halde ‘olur hocam’ dedim.

Ve bana bilekten (meşhur adı ile sosyete usulü) anjiyo yaptı.

Orada dikkatimi çeken bir başka husus, Ramazan hocamı gözümde daha da büyütmüştü.

Derler ya; “Bir kimsenin kalitesini anlamak istiyorsanız, astlarına karşı davranışlarına bakın”

Hoca orada, asistanlarından hemşirelere kadar herkese öylesine şefkatle davranıyordu ki pek az hocada görmüştüm bu insancıl tavırları…

Yine birkaç kanlı pamuk parçası görmüştü yerde, kendisi alıp çöpe atıyordu.

İstese emreder yaptırabilirdi, hatta kızabilirdi yapmayan personele…

Bu nedenle diyorum ki, “O, işinin hem hocası/patronu hem de hizmetkârı idi.”

Hele rahmetli annemin (başka bir serviste yatıyor olsa da) rahatsızlığı sırasında gösterdiği ilgi ve yardımı hiç unutamam.

Bu nedenle olmalı ki, Rabbim de Onu hem mesleğinde hem de insan olarak yüceltiyordu…

İlin sorunlarına duyarlıydı

Ramazan hocam sadece uzmanı olduğu kardiyoloji alanında değil; eğitimden, spora, ticaretten, sanata ve ilin tanıtımına kadar birçok alanda imkân buldukça yer alır, olması gereken yerde olur. Temsil liyakati adına Malatya’nın entelektüel gülen yüzü olma niteliği ile her zaman katkı verirdi.

Şimdi O’nun gidecek olması ile Malatya, sadece başarılı bir kalp hekimini/hocasını kaybetmeyecek, aynı zamanda ilin sorunları ve tanıtımı ile her daim meşgul olmuş, katkı vermiş bir “yüzünü” de kaybedecek.

İstanbul’da Malatya adına yapılacak etkinliklere katılacak olsa da, ihtimalki bu katkı eski gücünde olmayacak.

Yetiştirdiği değerli öğrenciler/hocalar boşluğunu bir nebze dolduracak olsalar da,

Bıraktığı boşluk kolay dolmayacak.

Üzüntümüz bunadır:

Ondan mahrum kalacak öğrenciler adınadır.

Hastaları ve güç kattığı Malatya adınadır.

Bu il’den yitip gidecek beyin gücü adınadır.

Bu saatten sonra kararını değiştirir mi ?

Ya da Sayın Rektörümüz kalması için onu ikna edebilir mi? Bilmiyorum.

Ama bildiğim bir şey varsa Ramazan hocamın gidişinin Malatya için büyük bir kayıp, İstanbul içinse kazanç olacağıdır.

Bugün Özal Tıp Merkezi bir marka olabilmişse, bunda başta Ramazan Özdemir, Sezai Yılmaz, Bektaş Battaloğlu, Ahmet Kızılay ve daha ismini sayamadığım hocalarımız sayesindedir.

Yoksa ne modern/akıllı binalar, ne yatak sayısı (1352), ne ameliyathane adedi (38) ne de dijital tomografi ve MR cihazları bir hasta haneyi marka yapmaz.

…..

Gitmesini dilemem, istemem; ama şayet kararı kesin de gidecek olursa,

Ona ancak;

“ Hakkınızı helal edin.

Seni asla unutmayacağız.

Yolun açık olsun.

Yeni görevinde başarılar diliyorum.

Rabbim yar ve yardımcın olsun…” diyebilirim.