Bu sevda’nın katili biziz sevgili. Senin isteğin, benimse dayanacak gücüm yoktu. Herkese karşı gülüyorduk ama kendi içimizde kan ağlıyorduk. Bu apaçık ortadaydı ve değişmeyen tek gerçekti. Her gün bitmek bilmeyen kavgalarımız vardı. Bu kavgalarımız bizim sonumuz oldu. Kaçınılmaz bir gerçekti bu ayrılık, tabi kendi içimizde. Dışarıda ise hiç bitmeyecek bir aşkın emsaliydik. Görüyor musun ne kadar da çelişkilerimiz varmış. Hem gülücük dağıtıyoruz hem de nefret saçıyoruz. Sanırım bizim bu halimiz, sosyologların ve psikologların araştırma konusu için örnek olay olacak düzeyde. Komik değil gülme, bence utanmalıyız. Böyle br durumda olduğumuz için. Biliyorum dönüş yolumuz için bir çare yok, ki zaten buna mecalim de yok. Hiç şüphen olmasın içimde küçükte olsa bir umuda tutunacak gücüm olsaydı bütün sınırlarımı zorlardım. Bunu bildiğinden şüphem yok ama sana bunu hiçbir zaman kanıtlayamam. Çünkü kanıtları toplamam için bana hiç fırsat tanımadın. Bu da benim ayıbım olsun, sana kendimi hiç sevdiremedim. Biliyor musun bazen düşünüyorum, sen beni sevebilseydin ve bende yorulmamış olsaydım gerçekten güzel günlerimiz olabilirdi. Tabi düşüncelerden ibaret bunlar çünkü sen, beni hiçbir zaman sevmedin ya da sevemedin. Seni suçlamıyorum, yanlış anlama. Bu benim ayıbım çünkü kendimi sevdirmeyi başaramadım. Bilmeni isterim ki güzelliğinin karşısında durabilecek biri yok. O kadar güzelsin ki ben bile güzelliğine karşı yenik düştüm ama unutma düştüğümde kılını bile kıpırdatmadın. Bu tavırların ise beni yordu. O kadar yoruldum ki sana direnecek gücüm kalmadı. Sevgimden hiçbir şey eksilmedi ama benim dayanacak gücüm kalmadı. Bu yüzden bu sevda’nın katili olduk. Senin sevgisizliğin, benim de güçsüzlüğüm bu sevdaya kurşun sıktı.
Ben, namludan düşen mermiydim. Sen, tetiği çeken eldin. Bu yüzden ikimizde katiliyiz bu sevdanın.