İçimde çok büyük savaşlar oluyor, bir bilsen. Aylar oldu seni görmeyeli, en son yamacından ayrılırken gördüm seni. Ha bir de geçen gün gördüm. Burnumda öyle bir tütüyorsun ki bilsen. Bilsen, her halde sen de ağlardın. Çünkü ben ağladım kabul etmeliyim. Ne olur sus, ağladığımı kimse bilmesin. Hele ki gözlerin, onlar hiç bilmesin. Çünkü hatırlarsan en son; ağlama, ağlarsan ağlamana dayanamaz ben de ağlarım demiştin. Bu yüzden sus, ağladığımı kimse bilmesin. İnsanlar bilmesin ağladığımı, acı çektiğimi. Hele ki dostlarım hiç bilmesin. Hatta ben bile bilmeyeyim.

“Aslında, içimde çok büyük savaşlar oluyor. Nedense kaybediyorum savaşlarımı. Gözlerin, kaybetmemin sebebidir. Aslında gözlerin, sevmemin de sebebiydi, gamzalerin bahaneydi. Ben gözlerin yüzünden kaybettim savaşımı.” Hatırladın mı bu sözlerimi ? Sana, seni sevdiğimi şekilde söylemiştim gecenin bir köründe. Şimdi de aynı gecenin köründe, bu sözlerimle senden kaçıyorum. Gerçi kaçıyorum dedim de, kaçtığım gözlerin, sığınacak limanım olacak yine. belki tuhafına gidecek bu sözlerim ama kaçtığım ve sığındığım yer her zaman aynı... bu yüzden kaçamıyordum ve hâlâ kaçamıyorum senden.

Aslında yazmayacaktım sana bunları ama bir anda kalemim elime tutundu ve hırçınca kağıdı tekmeliyor. Bunları sana ben değil, benim içideki sen yazıyor. Özlendin ve özlenen sen bir daha geri gelmeyecek...