Yaşadığımız bu günleri tarih nasıl yazacak çok merak ediyorum!

İki yıldır evlere hapsolmuş, bütün özgürlüklerinden mahrum edilen insanoğlu dışarıda bir bardak çay içmeyi bırakın en temel ihtiyacı olan nefes alıp verme ritüelini bile bunca zamandır ağız tadı ile gerçekleştiremiyor. Hayat eve sığar diyerek hapsolduğumuz mekanlara uzun yıllar hiç tecrübe etmediğimiz sorunlarla yaşayacağız muhtemelen.

Bütün dünyayı esir alan bu salgın da diğerleri gibi elbet bir gün bir aşıya yenilecek ve yerini başka hastalıklara bırakacaktır. Birçok insan bu hastalıktan vefat etmiş can kayıplarının devam edeceğini söylemek için de kâhin olmaya gerek yok. Tedbirlere riayet edildiğinde risk azalsa da tehlikeyi tamamen ortadan kaldırmak maalesef yaşamak isteyen birinin elinde değil. Gözle göremediğimiz bu mikroba karşı mücadelede bütün imkanlara sahip değilken baştaki dert yetmezmiş gibi göz göre göre bambaşka bir mikrop musallat ediyoruz başımıza.

Eskiden büyüklerimizin dişinden tırnağından biriktirdiği, değer kaybetmemesi için de çoğunlukla altın ve döviz cinsinden muhafaza ettikleri kötü gün dostu ufak bütçeleri vardı. Dar günde çoluk çocuk perişan olmayalım diye kolay kolay kimsenin dokunmadığı bu keseyi de insanlığın geleceğini teslim ettiğimiz teknolojinin esiri ettik. Her şeyi bilen modern zamanın insanları Kripto para diye bir icada imza atarak helalinden kazanıp azıcık aşım dertsiz başım fikrini çöpe atıverdiler.

Yapılması ile ülke de söylenmedik laf bırakmayan ve 20 Yılda işletilerek kendisini amorti etmesi düşünülen Avrasya Tünelinin maliyeti 1,2 Milyar dolar iken yaklaşık 2 Milyar dolar ile bir kripto şirketi kurucusu buhar olup gitti. 20 Yıl yapımı süren ve dünyanın en büyük 6.barajı olan Atatürk Barajı’nın maliyetinin yaklaşık olarak 4 Milyar dolar olduğuna bakarak değerlendirdiğimiz zaman giden paranın ne kadar devasa bir zarara yol açtığını daha iyi anlarız.

”Altın Yumurtlayan Tavuk” deyiminin gerçeğe dönüşmesini çıplak gözle görme şansına nail olan ender bir nesil olduk. Tamamen akıl tutulması yaşayan insanoğlu yatırdığı paranın bazen 4-5 kata çıkabileceğini hatta 10 katına kadar kazançların söz konusu olduğuna da kendisini ciddi ciddi inandırmış durumda. İşin ilginç tarafı ise herkesin kazanacağını düşündüğü, kaybedeni olmayan bu piyasada en ufak bir üretim yok. Olmayan ineklerden günde kırk elli litre süt alan, bir gün de 15 kez yumurtlayan tavuğu makul görenlerin olduğu bir ortamda solucan da satmadan elbette ki olmaz. Bu işlerden uzak olanlarımız yok değil haksızlık etmeyelim. Eline aldığı telefonla tuhaf tuhaf hareketler yapıp çektiği videoların izlenme rekorlarıyla zengin olacağını düşleyen gençlerin sayısı da azımsanmayacak durumda. İki üç yılda bir, Atı alıp Üsküdar ı geçen her tosuncuğun peşinden başka birini göndermek için varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz. İşin kötü tarafı ise bu duruma dur diyecek birini bulmayı bir tarafa bırakın siyasetçisinden sanatçısına çocuktan tutunda öğretmene kadar herkes bulaşmış vaziyette. Bir sabah kalktığında “Sayfaya Erişilemiyor” gibi bir yazı ile karşılaşıp evini arabasını kaybettiğinde yapabileceği hiçbir şey yokken. Çünkü hiçbir yasal karşılığı yok. Hukuki düzenlemeler bir yana inanılmaz bir şekilde bir yönlendirme ve teşvik söz konusu. Amerika da uzun yıllar görev yapmış her gün ulusal kanallarda devletin ekonomi politikalarını konuşan, çok unvanlı!!! bir hoca, çektiği Youtube video ile kripto paranın ne olduğunu anlatmak isterken, çekime başlar başlamaz: “Aptal a anlatır gibi anlatıyorum” diyerek izleyenlere ya aptallığı kabul etmeyi ya da anlamış gibi yapıp kriptonun sağlıklı bir işlem olduğunu kabul ederek aptallıktan kurtulabileceğini söyledikten sonra yaklaşık yarım saat bir şeyler anlatıyor. Ekonomi mezunu ve on altı yıldır Muhasebe/Finans işinde çalışan biri olarak izlediğim videodan hiçbir şey anlamadım.

Başta belirtmiştim Covid-19 mutlaka bir gün son bulacak nihayete ermezse de bağışıklık kazanıp bununla yaşamaya alışacağız. Çünkü bununla mücadele ediyoruz. Virüsü kapan vatandaşların öldürülmesini dile getiren devletler bile varken başarılı olunmaması mümkün değil. Esas bahşedemeyeceğimiz dermansız dert hepimizi esir alan ve hiçbir şekilde önlem almadığımız bu Coin meselesi. Zira hiç kimse bu salgına karşı bir önlem almadığı gibi herkes bu mikrobu kapmak için sırada bekliyor.