24 Ocak günü Merkez üssü Elâzığ olan Malatya başta olmak üzere çevre illerde ciddi şekilde hissedilen depremle hepimizi sarsıldık. Kolay değil! Eskide büyüklerimiz yer sallanıyor derlerdi. Tutunduğumuz hayatın birkaç saniye içinde ayaklarımızın altından kayıp gitmesi ile karşı karşıya kalmak bu durumla baş etmek hele hele o sırada sorumluluğunuzdaki insanlara destek olmaya çalışmak…Rabbim bir daha yaşatmasın, hayatını kaybedenlere rahmet yakınlarına da sabır versin.

Bu tür felaketlerin akabinde ülke olarak kenetlenmemiz yediden yetmişse herkesin maddi ve manevi destek olmaya çalışması bütün vatandaşlarımızın en üst duyarlılığı taktire şayandır. Evinde ki battaniyesini ısıtıcısını gönderen yaşlı teyzelerden tutunda okul harçlıklarını bağışlayan çocuklara kadar herkes bir nebze çorbada tuzu olsun ister. Bu kadirşinas millet böyledir darlıktan çıkmanın kenetlenmekten geçtiğini gayet iyi bilir. Kızılay, AFAD, Belediyeler, Bakanlar, Sivil Toplum Kuruluşları herkes enkaza bir el atma gayretindeyken Sosyal Medya denen güruhta her zaman ki gibi iş başındaydı.

Felaketin hemen ardından girdiler devreye. Yapılan yardımların doğru dağıtılmadığını koordinasyon eksikliği olduğunu depremzedeler değil de Suriyelilere nema sağlandığını vs vs. Harita da Elâzığ ve Malatya’nın nerde olduğunu bilmeyenler buradaki organizasyonu eleştirip durdular. Malumunuz çok geniş bir mecradır sosyal medya. Taziyesini dile getirip hemen peşinden komik karikatür paylaşan da duyarlılıkta ahkam keser iki gıda kolisini arabasına atıp yol boyunca firmasının logosunu ön planda tutup çektiği videolarla firmasının reklamını yaparak bölgeye yardıma koştuğunu söyleyen de. “Merhaba” yı yazmaktan imtina edip “mrb” diye yazanlara kalsa; Afet bölgesinde olağanüstü bir organizasyon oluşturulmalı. Gıda, barınma ve sağlık hizmetleri, kapısında dünyevi Rıdvan’ın olduğu tek bir kurumdan yapılmalı bu görevli elini açan herkesin avucunu okuyarak ihtiyaç sahibi olup olmadığını da bilmeli ayrıca. Çocuklarımız da ve gençlerimizde terbiye ve ahlak bırakmayan bu zibidilere kalsa yardım sırasında ırka ve mezhebe göre de koordinasyon sağlanmalı. Öyle ya! göçük altında kurtulmuş, bir çadırın kapısından kafasını çıkarıp Allah sizden razı olsun diyen Suriyeli yi ülkemizde o kadar fakir varken barındırmamalı, camilerde onca yıl namaz kılan Sünniler varken Allah’ın evine adımını atmayan Aleviler dışarda bırakılmalı bu vicdansızların nazarında. Daha neler neler!

Klavye silahşörleri ortalığı kasıp kavururken Kızılay ile ilgili 27 Aralık 2017’den bu yana iki yıldır pişirilmiş ve demlenmeye bırakılmış bir haber çıktı ortaya. Tamda çalışanları insanlara el uzatırken. Ülkenin dört bir yanından duyarlı vatandaşlar yardımlarını bu kurum aracılığı ile yerine ulaştırmak isterken başka bir vakfın vergi ödememesine alet olduğu iddiası ortaya atıldı. Muhasebe Finans işini meslek edinmiş biri olarak hesap verilir olmanın ne demek olduğunu hesaptan kaçanın hesabının doğru olmadığını çok iyi bilirim. Bu haberin ortaya çıkması araştırılması varsa suçlularının hesap vermesinde bir beis yok. Sadece zamanlama olarak insani ve etik olmamıştır. Çok değil bir tek insana ulaşacak yardıma mâni olunmuşsa bile bunun vebali vardır. Çalışanları işinin başındayken çarşaf çarşaf haber yapanlar he ne hikmetse bir anda deprem sabahı hatırladıkları bu haberi şu sıralar unutmuşlar.

Bildiğiniz gibi ülkemizin hemen hemen her tarafından fay hattı geçtiği için bütün bölgeler belli bir oranda riskli. Buna karşı alınması gereken tedbirleri uzmanlar her gün bas bas bağırarak açıklıyorlar er ya da geç bu önlemler mutlaka alınacaktır. En azından eksikliğimizin hepimiz farkındayız. İnsani değerlerimiz için yeni oluşturulmaya çalışılan fay hattı deprem fay hattından çok daha tehlikeli. Hepimiz ziyadesiyle dikkatli olmalıyız. Yapılar sağlam değilse yıkılıp yerine yenisini dikmek çok da zor değil. Ama insanlığımızı kaybedersek güçlendirilmiş yapılarda felaketleri izleyen bir toplum oluruz. İnsanlığımızın altına inşa edilen yeni çatlağın maalesef farkında değiliz.