Yaşayarak öğrenmek, deneyime ve keşfetmeye dayalı, hayatın tüm olanaklarıyla iç içe olmaya öngören bir öğrenme sistemidir.
Özellikle ilköğretim düzeyinde, en etkili ve verimli öğrenme yoludur. Yaparak, yaşayarak öğrenme, öğretim ilkelerinden biridir ve yaparak, yaşayarak gerçekleştirilmesidir. Fakat sürekli dile getirilen ancak okullarda ne kadar uygulandığını veya uygulanabildiği düşündüren ilkedir.
Bireyler kendi istek ve ihtiyaçları doğrultusunda da öğrenmenin, yerinin, zamanın, yaşının ve sonunun olmadığı, bilinen bu gerçek doğrultusunda, ise bireysellik yerine birlikte çözüm üretmek, seyirci ya da dinleyici değil. Aktif olması gereklidir.
Çünkü gerçek hayata yönelik uygulamalar içeren, deneme yanılma, öğrenme ve paylaşma fırsatlarıdır. “Yaşayarak öğrenme” kavramının, bireylere kazandırdığı, kişisel yetkinliklerini ve övgülerini arttıran, kültürlerarası öğrenmeyi sağlayan, sosyal sorumluluk bilincini arttıran aktivitelerin arttırılması ve gençlerimizin faydalanması için gerçekleştirilebilir. Temel kabiliyetleri edinmek gerekli, kendi öğrenim süreçlerinin farkına varmaları ve farklı disiplinlerdeki bilgiler arasında ilişkiler kurmaları da gerekmektedir.
Bu konuda uygulamayla yeterince motive edilen öğrencilerin, artan meraklarıyla bilgi peşinde koştukları da gerçektir. O halde bilgi çağında, çağların bilgi anlayış ve kavrayışını elde etmek için öncelikle uygulama ve sonra da sıra dışı bir isteklendirme ve doymak bilmez bir merak taşımak gereklidir.
Çünkü öğrenciler derslerde ve ders dışı aktivitelerde öğrenmenin yaşam boyu devam eden bir süreç olduğunu “deneyerek” öğreniyorlar. Ve eğitimler, yetenekleri doğrultusunda kademe kademe güçlenir. Yaşayarak öğrenmede, kitaplarda olan bilginin dışına çıkmak, objektif bakmak ve sorgulamayı öğrenebilmektir. Bu sayede ezberle kavranan ve sürekli sınanarak akılda tutulmaya zorlanan bilgiye dayalı eğitim anlayışı yıkılmış olur.
Şöyle ki, Yaşayarak öğrenme metodunda öğrencilerin duyu organlarıyla öğrendiği ve bilginin bu sayede zorlanmadan kalıcı hale geldiği fikri de esastır…
Bu sayede öğrenciler, ileri yaşamlarında ihtiyaç duydukları bilgileri doğal yollarla ve deneyimlerinden yararlanarak kavrama şansına sahip olurlar. Öğrenci materyallerle ve uygulamalarla ne kadar çok ilişkide olursa, duyu organları o kadar çok uyarılmış olur.
Kısacası; Eğitimin öğrencinin yaşamında kullanacak ona yarar sağlayacak, onu yönlendirecek şekilde düzenlenmelidir. Bu konuda ünlü yazarın, şu sözleri ağır basar.”Okul öğrencileri yaşama hazırlayan bir yer olmaktan çok, hayatın kendisi olmalıdır.”
Eğer konular hayatta alınırsa, bu öğrencilerin onu tekrar hayatta kullanacakları bir yapı haline gelir. Yani öğrenilmiş olan bilgi tekrar pratikte kullanılır. Öğrenciye, öğrenim süresince verilen bilgi açık ve net olmalıdır…
2021 yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize barış, sağlık, huzur getirmesi dileğiyle! Tüm dostların yeni yılı kutlu olsun…