Dünden bugüne çok işlerin seyri deyişti insanlar birbirine yabancı gibi oldular bizim çocukluğumuzda kapıların kilidi tahtadan sürgüydü yani o sürgüyü insanlardan korunmak için yapmıyorlardı. Daha ziyade hayvanlardan korunmak için tahtadan sürgü olurdu o da ta bahçe kapısında olurdu, Zaten o sürgüyü insanlardan korunmak amacıyla yapsalar insanlar rahatlıkla açar. Fakat insanların birbirine güveni tamdı o bakımdan insanlarda kimse korkmazdı. İç kapıla da sadece kış günleri kapalı olurdu. Yaz günleri iç kapılar ev hava alsın diye açık bırakılırdı. Bizim Malatya’mızın durumu buydu diğer illerde de haber alırdık gerek gazetelerde gerek gidip gelen kardeşlerimiz bize anlatırdı. İstanbul şöyle güzel İzmir böyle güzel derlerdi şehirlerimizin tamamı yine güzel değişen bizim huyumuz şimdi gazeteler boy boy insanları kandıran insanları yazıyor. Görsel basınımız her gün yeni bir dolandırıcı haberi gösteriyor. Bu ne merhametsizlik böyle işler yapan insanlarda maalesef güveni bitirdi onun yerine kuşkuyu korkuyu getirdi. Tahta sürgünün yerini demir kapılar aldı hem de güvenlik için kamaralı normal dairelerin iç kapıları çelik kapı onlarda güvenlik kamaralı. Gün geçtikçe insanların birbirine güveni kalmıyor. Allah sonumuzu hayır getire zamanımız maalesef insanlara güven duyulmayan bir zaman. Şimdi bu son yıllarda teknolojinin değişmesiyle bilgisayar telefon televizyon gibi birçok alanda ileri adımlar attık fakat gidişatımız ortada gün geçtikçe insanlar birbirine yabancılaşıyor. Geçip gidiyor zamanımız geçmişin güzel insanlarına özlem duyarak. Şu azınlığa düşmüş dürüst insanlar bu vahim olayları hayretler içinde seyrediyor. Ne çare ki üzülmekten Allah’a yalvarmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden. Son yıllarda birde eşler birbirine güvenmiyor televizyon haberlerinde en çok haber kadın cinayetleri. Bu da toplum vicdanını derinden yaralayan bir olay önce birbirini severek yuva kuran insanlar sudan bahanelerle birbirinin canına kıyabiliyor geride kalan öksüz çocuklar zaten onu düşünen yuva yıkmaz. Ne diyelim bular da son yılların gerçekleri inşallah düzelir diye umut ediyorum bizim Malatya’mızda böyle olaylar hiç olmazdı herkes bir yere misafirliğe gittiği zaman evinin anahtarını komşusuna verirdi. Herkes birbirine güven duyardı. Şimdi akrabalar bile akrabasına güvenmiyor. Güveniyorum dese de utandığı için geçiştiriyor yine de umudumu kesmiyorum bu salgın gibi ülkemin üzerinde geçer gider diye düşünüyorum Allah’a emanet olun beş dörtlüğümü sizlerle paylaşayım.
Yalın ayak taşlı yolda koşardık,
Az gelirle mutlu olur yaşardık,
Azim ile zordan zoru aşardık,
Söyleyin yarenler bize ne oldu.
Soğan ekmek baldan tatlı olurdu,
Evlerimiz misafirle dolardı,
İnsanlar sözüne sadık kalırdı,
Şimdi her yanımız yalancı doldu.
At sırtında ilden ile giderdik,
Darda kalanlara yardım ederdik,
Beş koçtan birini kurban adardık,
O güzel duygular mazide kaldı.
Kendi camımıza attık taşları,
Elimizle bozar olduk işleri,
Görüyoruz gayrı korku düşleri,
Sevda bahçemizin gülleri soldu.
Vefakâr azaldı kalmadı himmet,
İsraf ediliyor tonlarca nimet,
Kaya der dileriz yâd elde minnet,
İnsani kâmiller dertlerden yıldı.
Osman KAYA