Şiddet, bireyin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesiyle ya da acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketlerdir. Buna yönelik tehdit ve baskı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini içeren; fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranıştır.

Şiddetin genel tanımı bu şekildedir. Gelin bu şiddetlerin biraz daha detaylarına inelim.

Şiddet yedi türden oluşur. Bunlar sırası ile;

Birinci alan fiziksel şiddettir. Fiziksel şiddet kaba kuvvettin korkutma, sindirme veya yaptırım aracı olarak kullanılmasıdır. Fiziksel şiddet; tokat atmak, tekmelemek, yumruklamak, bireyin boğazını sıkmak, saçını çekmek, kesici veya delici aletlerle yaralamak ve bireye işkence yapmayı kapsamaktadır.

İkinci alan cinsel şiddettir. Cinsel şiddet mağdura olan yakınlığa bakılmaksızın her hangi bir kişiye her hangi bir yerde cinsel eylemlerde bulunulmasıdır. Cinsel şiddet; bireyi cinsel ilişkiye zorlamak(tecavüz), başkalarıyla cinsel ilişkide bulunmasına zorlamak, bireyi kürtaja zorlamak, çocuk doğurmaya zorlamak, fuhuşa zorlamak, zorla evlendirmek, bireyi taciz etmek ve ensest ilişkiler yaşamayı ve yaşatmayı kapsamaktadır.

Üçüncü alan psikolojik şiddettir. Psikolojik şiddet duyguların, duygusal ihtiyaçların baskı amacıyla tutarlı bir şekilde istismar edilmesi ve tehdit aracı olarak kullanılmasıdır. Psikolojik şiddet; bağırmak, korkutmak, küfür etmek, tehdit etmek, hakaret etmek, eve kapatmak, küçük düşürmek, kıyaslama yapmak, giyimine ve görüştüğü kişilere karışmayı kapsamaktadır.

En tehlikeli şiddet türlerindendir. Çünkü, bireyde bıraktığı etki kolaylıkla geçmez. Özellikle bu alanda çocuklara yönelik yapılmışsa, iş daha da kötü bir hâl alır. Küçüklükten beri yapılan bu şiddet, çocuğun ileriki hayatını olumsuz yönde etkiler.

Dördüncü alan ekonomik şiddettir. Ekonomik şiddet bir kişiyi gerekli olan ekonomik olanaklardan mahrum bırakmaktır. Ekonomik şiddet; para vermemek, kısıtlı para vermek, kişinin mallarını elinden almak, çalışmasına izin vermemek, çalışıyorsa kısıtlama getirmeyi kapsamaktadır.

Beşinci alan dijital şiddettir. Dijital şiddet herhangi bir teknolojik araçla bireyin kısıtlanmasıdır. Bireyin yaptıklarını kontrol etmek, rahatsız etmek, küçük düşürmek bu şiddet türü içerisindedir. Dijital şiddet; sosyal medya hesaplarının şifrelerini almak, sosyal medyada beğendiği fotoğrafları, konuştuğu kişileri takip etmek, e-posta hesaplarının, cep telefonu kayıtlarının kontrol etmek ve tüm bunlardan yola çıkarak partnerden hesap sorulmasını kapsamaktadır.

Altıncı alan ısrarlı takiptir. Israrlı takip kişiye istemediği halde hediye göndermekten başlar kişinin kendi güvenliğinden endişe duymasına sebep olacak şekilde fiili davranışlarda bulunmaya kadar uzanır. Israrlı takip; bireyi sürekli telefonla aramak, aradığında ulaşma isteği duymak, sürekli mesaj atmak, istemediği zaman ve mekânda karşısına çıkmak, istemediği halde hediye göndermek ve sürekli sosyal medya hesaplarından rahatsız etmeyi kapsamaktadır.

Yedinci ve son şiddet alanı flört şiddetidir. Flört şiddeti evlilik birliği olmaksızın birlikte olduğunuz kişinin size karşı fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik ve dijital şiddet içeren davranışlarda bulunmasıdır. Flört şiddeti: Seven insan kıskanır. Benden izin aldın mı? O kıyafet ne çabuk çıkar! Beni sinirlendirme her şeyi babana anlatırım. Çabuk buraya gel! Düzgün yürü! Beceremezsin sen. Yapamazsın. Gece çevrimiçi olmuşsun? Aptalsın. Kiminle konuşuyorsun sabahtan beri. Gecenin bu saatinde ne işin var. Bana sesini yükseltme. Dayak yemeyi hak ediyorsun. Kimseye bir şey anlatma. Telefonunun şifresini ver. Ben git dersem gidebilirsin. Beni terk edersen intihar ederim. O kızı, erkeği sosyal medya hesaplarından sileceksin gibi cümleleri kapsamaktadır.

Maalesef ki bu tarz olumsuz davranışları hayatımızın her alanında görebiliyoruz. Bu tarz davranışları, “utanarak söylüyorum ki” çoğunlukla biz erkekler kanatsız meleklerimize uyguluyoruz. Yukarda da bahsettiğim şiddet türlerinin en yoğun olanı Flört şiddetidir. Bu şiddet türü altında aslında diğer şiddet türlerini uyguluyoruz.

Aslında şiddete gerek kalmadan da yaşayabiliyor insan. İnsan sosyal bir varlıktır. Bu nedenle de her türlü sorunu veya durumu konuşarak halledebilir. Tabi konuşarak anlaşmak çoğu zaman işimize gelmez ve bu sebepten ötürü “erkek yahut kadın fark etmeksizin” şiddete başvuruyor. Yine maalesef ki bu durum her yerde aynıdır ki kadınlar ya da çocuklar çoğunlukla şiddete maruz kalan taraf oluyor.

Peki bu şiddeti nasıl engelleriz? Çok yerinde bir soru olacaktır.

Kanaatim şu yöndedir ki, çoğunluğunuzun da buna katılacağını düşünüyorum.

EĞİTİM, EĞİTİM, EĞİTİM.

Tek kurtuluş yol budur. Yalnız burada mesleki eğitimle karıştırılan “öğretimden” bahsetmiyorum. Altını çizerek söylüyorum. Bahsettiğim eğitim bireyin, toplumsal alanda nasıl davranması gerektiğini öğretecek olan eğitimdir. Bu eğitim de temelinde aile eğitimidir. İyi bir aile eğitiminin olması için de iyi bir aile eğitimi programını almak gerekmektedir. İyi bir aile eğitimi alan yeni nesil bireyler sosyal alanda nasıl davranması gerektiğini bilir ve şiddet gibi davranışlarda bulunmaz. Durum böyle olunca da şiddet oranı azalır...