“Tanrıyı kıyamete zorlamak” ABD de bir grup radikal Hristiyan’ın hayali.
Cümlenin kendisi tek başına problem, sonuçlarını tahmin etmek ise imkansız. İnsan yaratıcıyı böyle bir şeye zorlayabilir mi? İnsanın böyle bir şeye kalkışmasının sonucu kıyamet değil, katliam olur. Aslında bu başka bir tartışmanın konusu.
ABD’de güçlü bir lobiye sahip olan Evanjelisler, milyonlarca dolarlık parasal güçleriyle bu düşüncelerinin gerçekleşmesi için çalışmalar yürüterek bu düşünceye sahip olan kişilerin, ABD yönetimin kilit noktalarına gelmeleri yönünde yoğun bir çaba içerisinde bulunmaktalar.
Onlara göre Hristiyanlar, Yahudilerle birlikte İsrail topraklarında büyük savaşa ( Armagedon) hazırlanmalılar.
Ve o büyük savaşta, İsa Mesih gelecek; Hristiyanlar ile Yahudilerin kurtuluşu gerçekleşecek, İsa’ya iman etmeyenlerin ise yargılanması başlayacaktır.
O, yargılanacak ve yok edilecekler; müslümanlar olacaktır. Onlara göre Hristiyan ve Yahudiler dışında olanlar, ölmeyi hak edenlerdir.
Trump’un, İsrail’in başkenti Kudüs’tür, bu barışa katkı yapacak açıklaması gelince insan, sormadan da edemiyor; Evangelistlerin bu hayalini gerçekleştirmek mi istiyor Trump.
Yada ABD tanrıyı kıyamete mi zorluyor?
İslam coğrafyasındaki son gelişmelere baktığımızda sanki parça parça bu anlayış uygulamaya sokuluyor.
Saddam’ın olmayan kimyasal silahlarını bahane ederek askeri güçle bölgeye giren ABD, o günden bu yana bölgeyi istikrarsızlaştırmakta ve sürekli bitmeyen bir mezhep çatışmasına sürüklemektedir.
Arap baharıyla başlayan ve IŞİD ile devam eden, amacı bölge ülkelerini zayıflatmak ve çatışmacı şiddet sarmalı içine sokan ABD ve bu coğrafyadaki müttefiklerinin geldikleri nokta; Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasıdır.
Bu karar pimi çekilmiş bombanın bu coğrafyanın tamda ortasına bırakılmasıdır.
Çatışmaya davetiye çıkartmaktır.
Savaş kan ve gözyaşıdır.
Masum insanların ve çocukların ölmesidir.
Salgın hastalık ve açlıktır.
Bu kararın hiçbir yerinde barış yoktur. Olamazda.
Bu karar, silah tüccarlarının ve ölümler üzerinde rant elde edenlerin bitmek bilmeyen parasal hırslarından öte bir şey değildir.
Suudi Arabistan, BAE ve Katar’a milyar dolarlarca silah satan Trum’un bitmek bilmeyen tefeci hırsı, Müslüman cephesinde ölüm olmaktadır.
Sudi Arabistan, Mısır ve BAE, ABD ile birlikte hareket ederek bu çatışmacı kaos ortamına hizmet etmektedirler.
Bölgenin İsrail’e karşı politikalarıyla bilinen en güçlü ülkesi olan Suriye, ABD destekli; IŞİD ve radikal selefi örgütlerce zayıf düşürülmüş, adeta İsrail’e karşı bilinçli bir şekilde askeri direnci kırılmıştır.
Arapların dik başlı lideri Kaddafi yok edilmiştir. İsrail’e karşı sert tavrı ile bilinen Hizbullah Suriye’de, rejim karşıtları ile mücadele içerisindedir.
Bölgede İsrail’e ve ABD politikalarına karşı gelecek bir Arap ülkesi kalmadığı gibi, Arap liderlerin bir kısmı bu sorunu bir Filistin ve İsrail sorununa indirgeyerek, kendilerini bu sorunun dışında tutmaktadırlar.
Filistinli liderlerin intifada çağrısı ile bölge Cuma gününden itibaren çatışma ortamına girmiştir.
Öyle görülüyor ki; şiddet karşılıklı artarak devam edecek gibi. Tutuklama ve ölümler haberlerdeki yerini almış durumda.
Trump’un barışı bu olsa gerek.
Yada “Tanrıyı kıyamete zorlamak”