Ülke gündemi yine çok hızlı değişiyor.

İç siyasi dengeler dış siyaseti belirlemeye devam ediyor.

Barzani’nin referandumu ile başlayan süreç başka sorunlara evrilirken bu problem sessizce unutulmaya yüz tutu.

Hatta bugünlerde hiç söz edilmez oldu. Siyasilerimiz çok kızmışlardı hiddet son haddine vurmuştu.

Referandumu tanımıyoruz.

82, 83 al sana plaka dendi.

Bu sevdadan vazgeç yine kardeş kardeş devam edelim yola dendi.

Yok Barzani laf dinlemiyor.

Birde Ak Parti içindeki güneydoğu kökenli milletvekillerinin mevcut politikadan rahatsız oldukları söylentisi hızla yayılmaya başladı.

Sorun büyüyecek gibi falan derken, imdada vize sorunu yetişti.

ABD elçiliğinden çalışan bir kişinin FETÖ den tutuklanması, ABD ile gerilimi artırdı.

Alışık olduğumuz dış politikanın aksine, kontrollü gidiyor bu kez hükümet.

Elçi sorumlu tutuluyor gerilimden.

ABD’den gelen karar bizim, elçi bu düzeyde bir kararı tek başına alamaz açıklaması görmezden geliniyor.

Karşılıklı vize işlemlerini durdurma ile sorun idare edilmeye, en azından çözülmeye çalışılıyor.

Geçen ABD ziyaretinde verilen uçak siparişinin iptali fısıltı halinde basında falan çıksa da hükümetin bu yönde bir tasarrufunun olmayacağı biliniyor. En azından hükümet kanadı bunu hiç dillendirmiyor.

Ümit Yaşar Oğuzcan’ınşarkı sözü olaraktan bestelenen “bir gece ansızın gelebilirim” şiirinden yola çıkarak Kerkük Musul göndermesi yaptığımız Barzani’yi Irak merkezi hükümetiyle baş başa bıraktık.

Biz bir gece ansızın Irak’a girmeyi hesaplarken tam ters köşeden Suriye’ye girdik.

Bu öyle böyle bir giriş değil.

Suriye hükümetiyle Astana’da yapılan görüşmelerin ardından gerçekleştirdiğimiz bir müdahale.

Suriye’de barışı tesisi etmek, çatışmasızlık bölgeleri yaratmak adına Suriye’de yaşanan sürece müdahale ediyoruz artık.

Suriye Politikasından nerden nereye geldik.

Musul Kerkük derken İdlib’deyiz artık.